Sultan Iı. Abdülhamit'in Mal Varlığı Ortaya Çıktı

Osmanlı padişahlarından Sultan II. Abdülhamit'in 1869-1908 yıllarına ait Anadolu, Ortadoğu, Balkanlar ve Trakya'daki mal varlığına ilişkin 7 bin 756 taşınmazının tapu kayıtları, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arşivinde saklanıyor.

Sultan II. Abdülhamit'in çeşitli ülkelerde yaşayan torunlarının açtığı miras davalarıyla zaman zaman tartışılan mal varlığına ilişkin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bağlı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü arşivlerinde ayrıntılı kayıtlar yer alıyor. Arşiv Daire Başkanı Zeynel Abidin Türkoğlu, arşivlerinde Sultan II. Abdülhamit'in şahsi mal varlığına ilişkin 3 tapu kayıt defteri bulunduğunu söyledi.

Sultan II. ABDÜLHAMİT'İN MAL VARLIĞI 3 DEFTERE YAZILI

Türkoğlu, "Elimizdeki 3 defterde Sultan II. Abdülhamit'e ait 1869-1908 yıllarına ait Anadolu, Ortadoğu, Balkanlar ve Trakya'da aktif ve pasif olarak toplam 7 bin 756 taşınmazın tapu kaydı bulunuyor. II. Abdülhamit'e ait kayıtlar içinde tarla, bağ, bahçe, mera, koru, çiftlik, konak, hane, değirmen, maden, zeytinlik, kahvehane ve dükkan gibi birçok taşınmaz yer alıyor." dedi.  Sultan II. Abdülhamit'in ölümünün ardından bazı taşınmazların hazineye aktarıldığını belirten Türkoğlu, özellikle çiftlik ve emlaka ilişkin kayıtlarda sayı belirtilmediği için miktarın net olarak bilinemediğini ifade etti.

TÜRKİYE'DE 2 BİN 369 TAŞINMAZ 

Abdülhamid'in Anadolu'da 2 bin 369 taşınmaz kaydı bulunduğunu vurgulayan Türkoğlu, "Bunlar İstanbul, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Tekirdağ, Adıyaman, Denizli, Sakarya, Giresun, Aydın, Sivas, Eskişehir, Bursa, Kocaeli, Burdur, Manisa, Kırklareli ve Edirne illerinde yer alıyor. Bu taşınmazların bir milyon 256 bin 947 dekarı halen II. Abdülhamit'in üzerinde kayıtlı bulunuyor. 391 bin 573 dekarı Hazine'ye, 8 bin 627 dekarı da şahıslar adına geçmiş gözüküyor." diye konuştu.

Türkoğlu Sultan II. Abdülhamit'in Balkanlar'da da 2 bin 843'ü Yunanistan, bin 424'ü Arnavutluk, 8'i Bulgaristan, 5'i Makedonya'da olmak üzere 4 bin 280 taşınmaz kaydı olduğunu vurgulayarak, bunların da 220 bin 23 dekarının halen Abdülhamit'in üzerinde, 560 bin 231 dekarının Hazine'ye, bin 328 dekarının da şahıslar adına geçtiğini bildirdi.

Sultan II. Abdülhamit'in Ortadoğu'daki mal varlıklarına ilişkin olarak, defterlerde Suriye'de 390, Lübnan'da 333, Filistin'de 223, Irak'ta 83, Arabistan'da 60, İsrail'de 10, Libya'da da 8 olmak üzere toplam bin 107 kaydın bulunduğunu dile getiren Türkoğlu, "Bu kayıtlardan 3 milyon 482 bin 106 dekarı halen II. Abdülhamit adına kayıtlı durmakta olup, bir milyon 528 bin 395 dekarı hazineye, 7 bin 178 dekarı da şahıslar adına geçmiştir." ifadelerini kullandı.

Türkoğlu, kayıtların yer aldığı defterlerin diğer tarihi evraklarda olduğu gibi özenle, kontrollerinin yapılarak, uygun koşullarda saklandığını kaydetti.

"MİRASÇILARINDAN ARAYAN OLMADI"

Sultan II. Abdülhamit'e ait taşınmazların bazılarının 1908'den sonra devlet hazinesine geçtiğini vurgulayarak, "Yurt dışındaki taşınmazların mevcut durumuyla ilgili de herhangi bir bilgimiz yok. Bu zaten uluslararası hukuku ilgilendiren bir konu. Biz sadece bu kayıtların muhafazası noktasında çalışıyoruz. İlgililerine bu çalışmaları sunuyoruz. Sultan II. Abdülhamit'in mirasçılarından ise şu ana kadar bizi arayan olmadı." ifadelerini kullandı.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.