Sultan Melikşah Kimdir?

Sultan Melikşah kimdir? Sultan Melikşah’ın ölümü nasıl gerçekleşti, kabri nerededir? Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah’ın hayatı.

Sutan Melikşah, Sultan Alparslan’ın oğludur. Onun hükümdarlık döneminde Büyük Selçuklu Devleti en geniş sınırlarına ulaştı.

SULTAN MELİHŞAH’IN HAYATI

Sutan Melikşah 1055 yılında İsfahan’da dünyaya geldi. Babası Sultan Alparslan’dır. Daha küçük yaşta iken babası Alparslan ona özel ilgi ve ihtimam gösterdi ve 1064 yılında Gürcistan seferine çıkarken oğlunu da yanında götürdü. Melikşah, Vezir Nizâmülmülk ile birlikte karargâhta kalıp babasına vekâlet etti. Sultan Alparslan, dedesi Selçuk’un mezarını ziyaret maksadıyla gittiği Cend şehrinden dönerken uğradığı Râdgân’da 1066 yılında düzenlediği törende Melikşah’ı veliaht ilân etti. Sultan Alparslan, Malazgirt Muharebesi’nden önce de şehit olduğu takdirde yerine Melikşah’ın geçmesini vasiyet etti. Sultan Alparslan, Melikşah’ın da katıldığı Mâverâünnehir seferi sırasında 20 Kasım 1072’de Yûsuf el-Hârizmî tarafından yaralanınca Nizâmülmülk’e ve kumandanlarına Melikşah’ı sultan tanıyıp itaat edeceklerine dair yemin ettirdi. Ayrıca Melikşah’a babası Çağrı Bey’in idaresindeki toprakları oğlu Ayaz’a, Kirman ve Fars’ı da kardeşi Kavurd Bey’e vermesini vasiyet etti; hânedan mensuplarının bulunduğu bölgelerde Melikşah’a tâbi olarak hüküm sürmelerini istedi.

Alparslan’ın ölümü üzerine toplanan devlet adamları ve kumandanlar 24 Kasım 1072’de Melikşah’ı sultan ilân ettiler. Halife Kāim-Biemrillâh’ın, veziri Amîdüddevle İbn Cehîr ile gönderdiği hil‘atlerle Selçuklu tahtına çıkan Melikşah, hem veliaht hem sultan ilân edilmesinde önemli katkıları olan Nizâmülmülk’ü vezirlik görevinde bıraktı. Cülûs bahşişi dağıtarak, ayrıca askerlerin maaşlarını arttırarak onların ve devlet adamlarının sevgisini kazandı. Babasının cenazesini Merv’de toprağa verdi. Abbâsî Halifesi Kāim-Biemrillâh 20 Mart 1073’te Bağdat’ta Sultan Melikşah adına hutbe okuttu. (Kaynak: DİA)

Sultan Melikşah’ın Eşi ve Çocukları

Sultan Melikşah 1064 yılında Karahanlı hanedanından Terken Hatun ile evlendi. Sultan Melikşah’ın Ahmet Sencer, Berkyaruk, Muhammet Tapar, I. Mahmut, Mah Melek Hatun, Gawhar Khatun, Isma Khatun, Davut adlarında 8 çocuğu oldu.

Sultan Melikşah’ın Özellikleri

Büyük Sultan Melikşah, orta boylu, geniş omuzlu, kuvvetli pazulu, biraz şişmanca idi. Toparlak bir sakalın çevrelediği, pembeye yakın, beyaz yüzü çok güzeldi. Çevikti. İyi ata biner ve her türlü silahı iyi kullanırdı. At sevgisi ve avcılığı meşhurdu. Attığı ok daima hedefini bulurdu. Savaş esnasında bile ava çıkar, sayısı yüzleri bulan vahşi hayvan, kuş avlardı. Huzurunda tertip edilen at koşularını büyük bir haz ile seyrederdi.

Sultan Melikşah Nasıl Tanınırdı?

Maiyetinde, her zaman büyük bir ordu bulundurmuş, vefatına kadar hep birer birer ülke olan bölgeler fethetmiş, Afrika hariç, İslâm dünyasının her tarafında adını duyurmuştu. Fevkalade adaleti ile Sultanü’l-Âlem, Sultanü’l-A’zam ve Sultanü’l-Muazzam gibi şöhretlerinden başka es-Sultanü’l-Âdil diye de ün salmıştı. Öyle ki altındaki topraklarda yürürlükte tuttuğu adalet, yerli yabancı, müslim, gayri müslim bütün tarihçileri hayran bırakmıştır.

Muhteşem Melikşah

Sultan Melikşah, Türk milletinin yetiştirdiği ender simalardan biri idi. Erken yaşta ölmesine rağmen fetihleri, icraati, adaleti, mağlubiyetsizliği ve ihtişamı ile o “Muhteşem Melikşah” idi.

SULTAN MELİKŞAH NASIL VEFAT ETTİ?

Bir seferinde ava çıktığında zehirletilerek şehit edildi. 20 Kasım 1092’de veziri Nizamü’l-Mülk’den otuz beş gün sonra; 38 yaşında şehit edilen Melikşah’ın cenazesi İsfahan’a götürülmüş, kendi medresesindeki türbeye defnedilmiştir. İslâmiyete büyük hizmetleri dokunan bu kahramanların hep şehadetle öldürülmesi, insanın aklına ister istemez bir sual getiriyor: Acaba bu büyük insanlar, son nefeste şehit olmak için dua mı ediyorlar?

Nizamiye Medreselerinin Kurucusu

Sultan Melikşah 20 senelik saltanatında, devletin sınırlarını, Kaşgar’dan Batı Anadolu’ya, Kafkasya’dan Yemen’e kadar genişletti. Büyük bir devletin sultanı olmasına rağmen yumuşak tabiatlı idi. Sarayında daima devrin âlimleri ile sohbette bulunur ve kıymetli fikirlerini alırdı. Melikşah, bütün Selçuklu ülkelerini imar ettirdi ve halkı refaha kavuşturdu. Büyük şehirlerde Nizamiye medreselerini kurdu. İlim, Kültür, Ziraat, Sanayi ve ticaret çok ilerledi. Nizâmü’l-Mülk onun hakkındaki düşüncelerini şöyle dile getiriyordu: Melikşah, dindarlık, âlimlere hürmet, zahidlere iyilik, fakirlere şefkat ve halka adalet gibi dünyada herkesin haiz olamadığı yüksek vasıflara sahip bir cihan hakimidir. (Kaynak: Sadık Dana, İslam Kahramanları 2, Erkam Yay.)

İslam ve İhsan

SULTAN ALPARSLAN KİMDİR?

Sultan Alparslan Kimdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.