Sünnetin Hükmü Nedir?

Sünnet, Kur'an-ı Kerim'den sonra İslam’ın ikinci kaynağıdır. Çünkü Cenab-ı Hak Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i İslam Dininin tebliği ile görevlendirmiş ve O'nda insanlar için güzel bir örnek olduğunu bildirmiştir.[1]

Ayrıca konuyla ilgili diğer bazı ayetler de şunlardır:

  • "Allah’a ve Peygamber'e itaat ediniz ki size merhamet edilsin."[2]
  • "Kim Peygamber'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur." [3]
  • "Ey Peygamber de ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı affetsin." [4]
  • "Ey Peygamber, de ki: Allah'a ve Peygamber'e itaat ediniz. Eğer yüz çevirirseniz biliniz ki Allah kâfirleri sevmez." [5]

Bu ayetlerden de anlaşıldığına göre Müslümanlar önce Allah’a sonra da Hazreti Peygamber'e itaatle emrolunmuşlardır. O'na itaat de Onun sünnetine tabi olmakla olur. Allah'ın insanlara bildirdiği emir ve yasaklar O'nun açıklamaları ve tatbikatı doğrultusunda anlaşılmış ve uygulanmıştır.

Namaz, oruç, zekât, hac gibi bir çok ibadetin yapılış şekilleri onun hadislerinden ve tatbikatından çıkartılmıştır. İslam âlimleri meselelerin çözümünde daima, Kur'an-ı Kerim'den sonra ikinci kaynak olarak hadis ve sünnete başvurmuşlardır.

PEYGAMBERİMİZİN FİİLLERİ

Sevgili Peygamberimizin bütün söz, fiil ve takrirleri sünnete dâhildir. Bağlayıcılık açısından Hazreti Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in fiilleri üçe ayrılır:

1- Dinî uygulamaları

Namaz, oruç, hacc gibi ibadetleri, evlilik, ticaret, alışveriş gibi sosyal hayata dair uygulamaları böyledir. Bu tür fiilleri sünnet olup onlara uymak gerekir.

2- Şahsî uygulamaları

Sadece Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e mahsus olan fiillerdir. Mesela Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in dörtten fazla hanımla evlenmesi gibi. Bu yalnızca Hazreti Peygambere has bir durumdur ve diğer müslümanlar için örnek teşkil etmez.

3- Beşerî uygulamaları

Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in insan olmasının bir gereği ve içinde yaşadığı toplumun bir geleneği olarak yiyip, içmesi, giyinip, kuşanması buna örnektir.

BİLGİ KUTUSU

Her peygamber gibi bizim peygamberimizin de şu temel görevleri vardır:

Tebliğ: Allah’tan aldığı vahiy mesajını eksiksiz olarak insanlara ulaştırması.

Tebyin: Tebliğ edilen mesajdaki kapalı ve anlaşılması güç konuları açıklaması.

Teşrî: Kuranın hüküm getirmediği konularda sünnetin bir hüküm ortaya koyması.

Temsil: Peygamberimizin taşıdığı mesajı hayatına uygulayarak örnek olması.

DİPNOTLAR

[1]  Ahzab, 21

[2] Ali İmran, 132

[3] Nisa, 80

[4] Ali İmran, 31

[5] Ali İmran, 32

Kaynak: İslamveihsan

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.