Sünnetin Kısımları Nelerdir?

Sünnetin kısımları nelerdir? Sünnetin kısımları maddeler halinde...

Terim anlamından da anlaşıldığı gibi sünnet; kavlî, fiilî ve takrîrî olmak üzere üç kısma ayrılmaktadır.

  • 1. Kavli Sünnet

Hazreti Peygamber'in herhangi bir konu hakkındaki sözlü beyanıdır. Onun sözleri ve beyanları bu gruba girer. (ص) قال رسول الله  veya قال النبي (ص) ibareleriyle başlayan hadisler kavlî sünnete örnektir. Sünnetin bu kısmına hadis de denilmiştir. Kavlî sünnete bir misal olarak şu hadisi zikredebiliriz:

Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Mü’minin mü’mine karşı durumu, bir parçası diğer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir.”

Hazreti Peygamber bunu açıklamak için, iki elinin parmaklarını birbiri arasına geçirerek kenetledi.[1]

  • 2. Fiili Sünnet

Hazreti Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in namaz, oruç, hac, zekât gibi çeşitli ibadetler ve diğer tüm dini uygulamalar ile ilgili olarak, sahabenin nakletmiş olduğu haberlerdir.

 رأيت رسول الله (ص) فعل كذا.. veya  كان النبي (ص) يفعل كذا...   

şeklinde başlayan hadisler, fiilî sünnete örnektir.

Hazreti İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem üzüntü sırasında şu duayı okurdu: "Halîm ve Azîm Allah'tan başka ilah yoktur. Büyük Arş'ın Rabbi Allah'tan başka ilah yoktur. Yüce Arş'ın Rabbi, arzın, semâvât'ın Rabbi Allah'tan başka ilah yoktur."[2]

  • 3. Takriri Sünnet

Sahabe tarafından yapılan bir işi, bir davranışı Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in reddetmeyip susmasıdır. Başka bir ifadeyle hoş görüp tasvip etmesidir. Mesela, su bulamadığı için teyemmümle namaz kılan kimse namazdan sonra su bulduğu halde namazı tekrar etmemiş, Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de bunu tasvip etmiştir. Başka bir örnek:

Amr b. el-As'tan rivayet edilmiştir. O şöyle dedi: Zatü's-Selâsil Gazası” sırasında soğuk bir gecede ihtilam oldum. Hasta düşer, ölürüm korkusuyla boy abdesti almaktan çekindim. Hemen teyemmüm ettim ve arkadaşlarıma sabah namazını kıldırdım. Olayı Hazreti Peygamberimize haber verdiler. Bana, 'Amr' dedi. Cünüb olduğun halde arkadaşlarına namaz kıldırmışsın öyle mi?' Beni yıkanmaktan alıkoyan sebebi kendisine haber verdim ve Ben Allah'ın (Kur'an-ı Kerim'de) ‘nefislerinize kıymayın, Allah size karşı pek merhametlidir' buyurduğunu işittim” dedim. Bunun üzerine Hazreti Peygamber gülümsedi ve bir şey söylemedi".[3]

Yukarıda açıklanan sünnet çeşitlerini ve örneklerini inceleyecek olursak, birincisinde Hz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sözlü bir beyanı, ikincisinde bir fiili, üçüncüsünde de bir olay karşısındaki tavrı söz konusudur. Bu tavır sükût ve gülümsemek şeklinde olduğu için yapılan işin Hazreti Peygamber tarafından tasvîb edildiği anlaşılmaktadır. Bu durum takriri sünnete örnektir.

Açık hüküm bulunmayan konulardaki sahabe görüşü ile sahabe uygulamaları da Takriri sünnet sayılmıştır. Çünkü sahabe, Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'le sık sık görüşüyor ve yaptıkları işleri O'na arz ediyorlardı. Hazreti Peygamber de onların yaptıkları işleri görüyor ve düştükleri hataları düzeltiyordu. Böylece Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in devamlı gözetimi altında bulunan sahabe'nin görüşü de bir bakıma Hazreti Peygamber'in görüşü gibi değerlendirilmekteydi. Bu yüzden sahabî görüşü Takriri sünnet'ten sayılmıştır. Mesela:

Huzeyfe (r.a.)’dan rivayet olunduğuna göre: "Bizler Hazreti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte bir yemekte hazır bulunduğumuz zaman ilkin o elini uzatıp yemeğe başlamadıkça biz elimizi uzatmazdık" demiştir.            

 (Müslim, Kitabu'l-Eşribe, VI, 245)

[1] Buhârî, Salât 88; Müslim, Birr 65

[2] Buhâri, Da’avât, 27

[3] Ebû Dâvûd, Tahare, I, 92

İslam ve İhsan

GÜNLÜK HAYATTA UNUTTUĞUMUZ 5 SÜNNET

Günlük Hayatta Unuttuğumuz 5 Sünnet

SÜNNETİN DİNDEKİ YERİ

Sünnetin Dindeki Yeri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.