Şüpheli Şeylerden Sakınan ve Sakınmayanların Akıbeti

İbadet Hayatımız

Şüpheli şeylerden sakınan ve sakınmayanların akıbeti ne olacak? Hadisi şerifte nasıl geçiyor? Hadisi şeriflerdeki uyarılar kimler için?

Haram olan hususlar sayılı ve mahduttur ve haramın dışındaki her şey, prensip olarak helâl ve mubahtır.

Ancak çeşitli mahzurlar, mubah görülebilecek birçok şeyi; şüpheli, netâmeli hâle getirebilir ve onları tayyib / gönül hoşnutluğuyla temiz ve helâl olmaktan çıkarır. Bunlardan da sakınmaya «verâ» denmiştir.

ŞÜPHELİ ŞEYLERDEN SAKINANLAR

Bizzat Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, helâl ve haram arasında şüpheli hususların bulunduğunu ve bunlardan da sakınmak gerektiğini şöyle beyan buyurmuştur:

“Şüpheli hususlardan sakınanlar, dînini ve ırzını korumuş olur. Şüpheli hususlardan sakınmayanlar ise gitgide harama dalar.” (Buhârî, Îmân, 39, Büyû’, 2; Müslim, Müsâkat, 107, 108)

Böyle şüpheli ve netâmeli mevzularda; bunları câiz gören, helâl sayanların varlığına da aldanmamak gerektiğini şöyle îkaz buyurmuştur:

“Müftîler (fetvâ verici kişiler) fetvâ verse de sen kalbine bak! (Vicdanının sesini dinle!)” (Ahmed, IV, 194)

Abdullah İbn-i Ömer -radıyallâhu anhümâ-, zâhiren helâl olan birtakım şüpheli hususlardan sakınmanın ehemmiyetini şöyle bildirir:

“Benimle haramlar arasında, yırtamayacağım bir perde olmasından hoşlanırım.”

Tâbiînden Meymûn bin Mihrân âdetâ bu sözü şerh ederek şöyle der:

“Bir kimse; kendisiyle haramlar arasına, helâllerden oluşan bir perde / bir engel çekmedikçe, helâller yönünden selâmette olamaz.” (Ebû Nuaym, Hilyetü’l-Evliyâ, IV, 84)

Hak dostları, gönül dünyalarını muhafaza etmek için gıdâ ve kazanç dünyalarını bu şüpheli şeylerden de muhafaza etmişlerdir.

ŞÜPHELİ ŞEYLERDEN SAKINMAYANLARIN AKIBETİ

Zira bu titizliği göstermemenin âkıbeti;

  • İbâdetlerin kabul edilmemesi,
  • Arzu edilen feyiz ve rûhâniyetin hâsıl olmayıp, kalbin kasvete dûçâr olması,
  • Mânen terakkî edilememesi olacaktır.

Nitekim hadîs-i şerifte buyurulur:

“Kim bu Beyt’i, haram kazançtan elde ettiği parayla ziyaret ederse Allâh’a itaatten çıkmış olur. Böyle bir insan hacca niyet eder, ihrâma bürünerek bineğinin üzengisine ayağını basıp devesini hareket ettirdikten sonra;

«Lebbeyk Allâhümme lebbeyk» derse, semâdan bir münâdî şöyle seslenir:

«Lâ lebbeyk! Sana ne lebbeyk ne de sa‘deyk! (Sen huzurdan retsin) Çünkü senin kazancın haram, azığın haram, bineğin haramdır. Hiçbir sevap almadan günahkâr olarak dön! Hoşlanmayacağın şeyle karşılaşacağından dolayı da üzüntüye gark ol!»

Fakat kişi helâl parayla hac yolculuğuna çıkar, bineğinin üzengisine ayağını basıp onunla hayvanını hareket ettirir ve;

«Lebbeyk Allâhümme lebbeyk» derse, semâdan bir münâdî şöyle seslenir:

«Lebbeyk ve sa‘deyk! Sana icâbet ettim. Çünkü senin bineğin helâl, elbisen helâl, azığın helâldir. Haydi çok büyük sevaplar elde etmiş ve hiç günaha girmemiş olarak dön! Seni memnun ve mesrûr edecek şeyle karşılaşacağın için sevin!»” (Heysemî, III, 209-210)