Şûrâ Suresi 42. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Şûrâ Suresi 42. ayeti ne anlatıyor? Şûrâ Suresi 42. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Şûrâ Suresi 42. Ayetinin Arapçası:
اِنَّمَا السَّب۪يلُ عَلَى الَّذ۪ينَ يَظْلِمُونَ النَّاسَ وَيَبْغُونَ فِي الْاَرْضِ بِغَيْرِ الْحَقِّۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ اَل۪يمٌ
Şûrâ Suresi 42. Ayetinin Meali (Anlamı):
Kınama ve cezalandırma, ancak insanlara zulmeden ve yeryüzünde haksız yere tecavüz ve saldırıda bulunanlar için geçerlidir. İşte onları can yakıcı bir azap beklemektedir.
Şûrâ Suresi 42. Ayetinin Tefsiri:
Kur’an ölçüsüne göre kötülüğün karşılığı ancak onun dengi bir cezadır. Bu düstur, ceza kanunlarına esas alınması gereken genel bir kanun hükmündedir. Azgınlık zulüm ve kötülük olduğu gibi kötülüğü engellemek için ceza vermenin de olumlu ve güzel bir iş olduğu anlaşılmaktadır. Fakat bunun güzel olması iki şarta bağlıdır. Birincisi; suça ceza olabilmesi için onun gibi bir kötülük yani suçlunun hoşuna gitmeyecek bir fiil olmalıdır. Yoksa o bir ceza değil, suça ve zulme teşvik olur. İkincisi; ceza suçun dengi ve ona eşit olmalıdır, yoksa adâlet olmaz. Bu sebeple azgınlığa karşı öç alınırken haddini aşıp da tecavüz etmek yasaktır. Bununla birlikte şahsına yapılan haksızlıkları affedip o kişi ile arasındaki düşmanlık halini düzelten kişiye Allah, çok büyük mükâfatlar ihsan edecektir. Burada “kim bağışlarsa” diye bağışlamanın müfred sigası ile getirilmesi, bunun ammenin hakkı olan meselelerde değil, şahsî haklarda cereyan edeceğine dair bir uyarı gibidir. Ancak bir kimse, suçu affetmeyip, uğradığı haksızlıktan dolayı öcünü alırsa, bu onun tabii hakkı olup bu gibiler aleyhine bir yol tutulamaz. Bundan ötürü kınanmazlar ve cezalandırılmazlar. Kınama ve cezalandırma, doğrudan doğruya zulmeden veya karşılık vermede ileri giden, cezada haddi aşanlara ve yeryüzünde haksızlıkla azgınlık yapanlara, kibirlenip azgınlık edenleredir. Ama yine de her halükarda olabildiği kadar sabır ve bağışlama yolunu tutabilmek, fert ve toplumun ıslahı, terakkisi, toplumda düşmanlıkların ortadan kaldırılması, barış ve huzurun daha kısa sürede temini açından çok mühimdir. Ancak bunu başarabilmek yani haksızlıklar karşısında, hususiyle şahsımıza yönelik işlenen suçlar karşısında sabır, af ve bağışlama yolunu tutabilmek, büyük bir azim, kararlılık ve ahlâkî olgunluk gerektirir. Böyle davranabilmek elbette çok değerli ve ancak azimet sahibi yüksek seciyeli kimselerin başarabileceği bir iştir.
Bir taraftan toplumun ıslahı için af ve bağışlamayı teşvik eden Kur’an, bir taraftan da bile bile yanlış yolu tutanları ikaz ve tehditten geri durmaz:Şûrâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Şûrâ Suresi 42. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...