Şûrâ Suresi 51. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Şûrâ Suresi 51. ayeti ne anlatıyor? Şûrâ Suresi 51. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Şûrâ Suresi 51. Ayetinin Arapçası:
وَمَا كَانَ لِبَشَرٍ اَنْ يُكَلِّمَهُ اللّٰهُ اِلَّا وَحْيًا اَوْ مِنْ وَرَٓائِ۬ حِجَابٍ اَوْ يُرْسِلَ رَسُولًا فَيُوحِيَ بِاِذْنِه۪ مَا يَشَٓاءُۜ اِنَّهُ عَلِيٌّ حَك۪يمٌ
Şûrâ Suresi 51. Ayetinin Meali (Anlamı):
Allah bir insanla ya vahiyle veya perde arkasından konuşur. Yahut ona kendi izniyle dilediğini vahyedecek bir elçi gönderir. Doğrusu O, çok yücedir, her hükmü ve işi hikmetli ve sağlam olandır.
Şûrâ Suresi 51. Ayetinin Tefsiri:
Allah Te’âlâ kullarına üç yolla hitap eder, onlarla konuşur:
Birincisi; vahiy. Vahy, Allah’ın istediği bilgiyi, doğrudan doğruya, gayet gizli ve hızlı bir işaret halinde kalbe bırakıp ilham etmesidir. Bu ise, sözün ruhânî bir şekilde vasıtasız olarak insanın içine doğması ve alınması halinde tezahür eder. Bu tür vahiy, hem peygamberler hem de insanlardan bazıları için söz konusudur. Peygamberlere uykuda gelen vahiy buna örnektir. Kendine bu tarz bir vahiy gelen peygamber uyandığı zaman kalbinde doğruluğu kesin bir bilgi bulur ve onun vahy eseri olduğuna yakînî bir şekilde inanır. Peygamberlerin dışındakilere yapılan bu şekil vahy ise ilham anlamındadır. Nitekim Hz. Mûsâ’nın annesine (bk. Tâhâ 20/38-39; Kasas 28/7) ve Hz. İsa’nın havarilerine (Mâide 5/111) bu tarzda vahyolunduğu belirtilir.
İkincisi; Allah’ın peygamberine perde arkasından hitap etmesidir. Bunda da vahiy meleği Cebrâil’in aracılığı söz konusu değildir. Allah Teâlâ bazı cisimlerde ve kulaklarda söz yaratıp işittirir. Bu söz doğrudan doğruya kalbe değil, kulaktaki işitme gücüne söylenir ki perde arkasından olması bu yönüyledir. Ayrıca bu tarz bir iletişimde sözü dinleyen konuşanı göremez. Sadece kendisine yakın bir yerden harikulâde bir şekilde hitap eden gizli bir varlık olduğunu anlar. Allah Te’âlâ’nın Hz. Mûsâ’ya Tur dağında bir ağaçta yarattığı sesle hitap etmesi (bk. Tâhâ 20/11-23; Kasas 28/30-35) bu neviden bir konuşmadır.
Üçüncüsü; vasıtalı vahiydir. Bu tür vahiyde Allah Te’âlâ vahyini bildirmek üzere Cebrâil’i aracı olarak gönderir. Kur’ân-ı Kerîm’in Peygamberimiz (s.a.s.)’e vahyi umumiyetle bu üçüncü yolla olmuştur. Bu tür vahy de iki şekilde gerçekleşir. Birincisi, vahiy meleğinin melekiyetten sıyrılıp beşeriyete inmesi iledir. Nitekim vahiy meleği bazan insan suretinde gelerek Resûlullah (s.a.s.)’in mübârek elini tutmuş (bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 9), hanımlarının yanında, onlara görünmeden Peygamberimiz (s.a.s.) ile konuşmuş (Ahmed b. Hanbel, Müsned, VI, 150), bazan de Dihyetü’l-Kelbî suretinde gelerek yine Efendimiz ile konuşmuştur. (Buhârî, Fedâilü’l-Kuran 1) İkincisi ise Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’in beşeriyetten melekiyete geçmesi ile gerçekleşmiştir ki vahyin en zor olanı da budur ve Kur’an vahiyleri daha çok bu yolla gelmiştir.
O Kur’an ki:Şûrâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Şûrâ Suresi 51. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR