Suriye’de Ölen Çocuk Sayısı 26 Bini Geçti

 Suriye İnsan Hakları Ağı, Suriye’de Mart 2011’den bu yana devam eden iç savaşta öldürülen çocuk sayısının 26 bin 446’yı geçtiğini duyurdu.

Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR), 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla Suriye’deki çocuklara karşı işlenen hak ihlallerini ele alan rapor yayımladı.

SURİYE’DE ÖLEN ÇOCUK SAYISI

Raporda, Suriye’nin, iç savaşın Mart 2011’de başlamasıyla çocuklara yönelik ihlallerde dünya genelinde ilk sırada olduğuna işaret edildi. Rapora göre, Esed rejimi ve destekçilerinin 2011’den bu yana düzenlediği saldırılarda en az 21 bin 631 çocuk öldü.

Suriye'de, Eylül 2015'te rejime hava desteği sağlamak için müdahale eden Rusya'nın saldırılarında ise en az bin 529 çocuğun öldüğü bildirildi.

Raporda, terör örgütü DEAŞ'ın rastgele saldırı ve infazlarında da en az 711 çocuğun hayatını kaybettiği, DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyonun Eylül 2014 'ten itibaren düzenlediği saldırılarda en az 723 çocuğun yaşamını yitirdiği belirtildi.

Ağın raporunda, terör örgütü PKK/PYD'nin, en az 127 çocuğu öldürdüğü ve 503 çocuğu da alıkoyduğu kaydedildi. Rapora göre, askeri muhaliflerin ve rejim karşıtı silahlı grupların rejim güçleriyle çatışmalarında en az bin 24 çocuk öldü. Raporda, en az 701 çocuğun ise bilinmeyen gruplar tarafından öldürüldüğü vurgulandı.

3,2 MİLYON ÇOCUK EĞİTİM ALAMIYOR 

Raporda, ülkedeki iç savaşın en büyük mağdurunun çocuklar olduğu belirtilirken neredeyse 7 yıldır devam savaş yüzünden yaklaşık bin 378 okul ve kreşin yerle bir olduğu ve 3,2 milyon çocuğun eğitimden mahrum kaldığı öne çıkarıldı. Rapora göre, Esed rejiminin saldırılarında en az bin 147 okul ve kreş, Rusların Suriye'ye müdahalesinden sonra da en az 144 okul yerle bir edildi.

Terör örgütü DEAŞ'ın ise bomba yüklü araçlarla en az 19 okulu hedef aldığı belirtilen raporda, DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyon güçlerin 23 Eylül 2014'ten itibaren en az 23 okulu bombaladığı bildirildi.

ÇOCUKLARIN SİLAH ALTINA ALINMASI

Ağın raporunda, rejim güçleri ve PKK/PYD terör örgütünün çocukları silah altına alması da en önemli hak ihlali olarak değerlendirildi.

Raporda, “Suriye rejimi 14 yaşını doldurmuş küçük yaştakilerini silahlandırıyor, ailelerin maddi ihtiyaçlarını bilen rejim bu durumu kullanıyor. Rejimin kan kaybetmesinin ardından, rejime bağlı yerel milisler 18 yaşından küçükleri saflarına katmaya başladı. Tahminlerimize göre, yerel milislerin saflarında en az 349 çocuk bulunuyor.”  ifadelerine yer verildi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.