Suriyeli Sığınmacıların Endişesi Soğuk Hava

İç savaştan kaçarak Akçakale'ye sığınan Suriyeli 30 aile, kendi imkanlarıyla kurdukları çadırlarda yaşamlarını sürdürüyor.

Suriye'deki iç savaştan kaçarak Şanlıurfa'nın Akçakale ilçesine sığınan Suriyeli 30 aile, kendi imkanlarıyla kurdukları çadırlarda yaşamlarını sürdürüyor.

Haseke kentindeki çatışmalar ve baskılar sonucu evlerini terk eden Suriyeliler, sınır ilçesi Akçakale'de boş alanda kendi imkanlarıyla kurdukları çadırlarda, hayırsever vatandaşlar ve kuruluşlar tarafından yapılan yardımlarla hayata tutunmaya çalışıyor.

Suriyeli Hıdır Mahmut (60), Haseke kentinde çatışmaların şiddetini artırmasıyla 10 kişilik ailesini alarak Akçakale ilçesine geldiklerini söyledi.

Daha önce Suriye'de çiftçilik yaptığını, ancak neyi varsa bırakmak zorunda kaldıklarını ifade eden Mahmut, şöyle konuştu:

"Haseke'de evimize atılan bir bomba sonrası 2 oğlumu ve gelinimi kaybettim. Evimiz yıkılınca ve yiyecek bulmakta zorlanınca bazı yakınlarımızla birlikte Türkiye'ye geldik. Bize evini açan Türkiye'nin ve İslam aleminin lideri Recep Tayyip Erdoğan ve Türk halkından Allah razı olsun. Akçakale ilçesinde bulduğumuz boş bir alanda kendi imkanlarımızla kurduğumuz çadırlarda yaşamaya başladık. Sağ olsun hayırsever vatandaşlar ve kuruluşlar zaman zaman bize yardımda bulunuyor."

Soğuk hava korkutuyor

Hıdır Mahmut, havaların soğuduğunu ve çadırda yaşamanın zorlaşmaya başladığını aktararak, "Soğuk hava bizi korkutuyor. Çocuklarla bu havada çadırda yaşamak çok zor. Yağmur yağınca çadırların içine su geliyor. Yardım yapılıyor ama yeterli değil. Özellikle soğuktan korunmak için hayırseverlerden daha fazla destek bekliyoruz." dedi.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.