Suriyelilerin Ne Isıtıcıları Var Ne Yakacakları!

Lübnan'daki Suriyeli sığınmacılar, savaşın bıraktığı fiziki ve psikolojik etkilerin yanısıra çetin kış şartlarıyla mücadele etmeye çalışıyor.

Suriye'de 2011 yılından bu yana devam eden olaylar sebebiyle evlerini terk etmek zorunda kalan Lübnan'daki Suriyeli sığınmacılar, savaşın bıraktığı fiziki ve psikolojik etkilerin yanısıra çetin kış şartlarıyla mücadele etmeye çalışıyor.

GÖZLERİNİN ÖNÜNDE YAŞANAN KATLİAM EŞİNİ VE ÇOCUĞUNU SİNİR HASTASI YAPTI

Ülkeyi etkisi altına alan soğuk hava dalgasının en büyük mağdurlarından olan Suriyeli sığınmacılar, 11 yıldır ilk kez bu derece yoğun kar yağışının görüldüğü Berilyas beldesindeki Bekaa Köyü Mülteci Kampı'nda kış mevsiminin soğuk yüzüyle tanıştı.

İki yıl önce Der'a'daki evini terk ederek ailesiyle Lübnan'a gelen Muhammed Horasan, Suriye rejiminin evlerinin önünde gerçekleştirdiği katliam sebebiyle kızının ve karısının sinir hastası olduğunu belirterek, "Komşularımız Esed askerleri tarafından önce öldürüldü sonra yakıldı. Karım ve kızlarım bu olaya şahit oldu. Karım olay esnasında hamileydi, çocuğumuz engelli doğdu" dedi.

Horasan, yaşanan insanlık dışı olaylar sebebiyle 8 kişilik ailesiyle başka bir ülkeye sığınmaktan başka çarelerinin kalmadığını dile getirerek, "10 ve 11 yaşlarındaki kızlarının o gün gördükleri olaylar sonucu yaşadıkları şokun etkisiyle yürüme yetilerini kaybettiklerini" belirtti.

Kızlarının olayı gördükleri ana kadar normal bir şekilde yürüyebildiklerini aktaran Horasan, "Doktorlar bir an önce tedaviye başlamamız gerektiğini söylüyor. Onlar için almamız gereken cihazın değeri 600 dolar ancak bu parayı verecek durumda değilim" diye konuştu.

ÇOCUKLARIMIN TEDAVİSİ İÇİN AÇ KALMAYA HAZIRIM

Günlük ihtiyacının dışında gıda yardımı almak istemediğini dile getiren Horasan, "Çocuklarımın tedavisi için aç kalmaya hazırım" ifadelerini kullandı.

Zeyneb el-Hasan da eşini Suriye'de kaybeden, diğer Suriyeli sığınmacıların yaşadığı sıkıntıların benzerini çeken binlerce kadından yalnızca biri.

Soğuk havanın etkisiyle hayat şartlarının her geçen gün daha da zorlaştığını ifade eden Hasan, kaldıkları konteyner evde oğlunun sürekli hastalandığını söyledi.

"Daha fazla yardıma ihtiyacımız var. Özellikle tıbbi yardıma" diyen Hasan, eşinin bir buçuk yıl önce evlerinin önüne düşen roket sebebiyle yaralandığını, 3 ay boyunca yarasının kanadığını ve gerektiği şekilde tedavi olamadığı için hayatını kaybettiğini ifade etti.

Yaklaşık 2 yıl önce 3 kızıyla evlerini terketmek zorunda kaldıklarını belirten Siham Hamade ise kaldıkları konteyner evin çatısını tamir edemediğini, içeri giren yağmur suları ve soğuk nedeniyle de hastalandığını, günlerce yataktan çıkamadığını anlattı.

BU ŞİDDETLİ SOĞUKTA NE ISITICI VAR NE DA YAKACAK

Yağmur sularının ıslattığı ve yerde halının bile olmadığı odasında kalamadığı için komşusunun evine misafir olduğunu dile getiren Hamade, "Durumumuz çok kötü. Bu şiddetli soğukta ne ısıtıcı var ne de yakacak" dedi.

Çatıyı tamir için 32 dolar istediklerini, ilaçlarının ise aylık 120 dolar tuttuğunu ifade eden Hamade, söz konusu miktarın çok fazla olduğunu kaydetti.

Felç nedeniyle yürüyemeyen ve hasta yatağında yardım bekleyen Zeynep el-Fadıl da Suriye'deki saldırılarda eşinin öldüğünü, 2 oğlunun da tutuklandığını belirtti.

Kızıyla yaşadıkları konteyner evde hayata tutunmaya çalışan Fadıl, bir oğlunun Suriye rejimi tarafından 3 yıl önce tutuklandığını, diğer oğlunun ise Bekaa'da Lübnan emniyet güçlerince gözaltına alındığını söyledi.

Fadıl, "Oğlum hiçbir olaya karışmamıştı. Onu savunması için avukat tutacak paramız yok" diye konuştu.

Lübnan'daki İnsani Yardım Dernekleri Birliği tarafından inşa edilen söz konusu mülteci kampı, bünyesinde 235 konteyner ev, mutfak ve banyo barındırıyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.