Suriyelilerle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Sosyal medyada, televizyonda, gazetede çıkan haber ve yorumlarda Suriyelilerle ilgili doğru bilinen 7 yanlışı sizler için derledik.

Mültecilerle ilgili hemen hemen her gün sosyal medyada, televizyonlarda ve gazetelerde haberler çıkmakta. Sosyal medyada çıkan haberlerin büyük bir bölümü doğruluktan uzak ve ırkçı bir dile sahip. Asılsız haberler kamuoyunu yanıltıyor ve toplumun huzurunu bozuyor. Bu sebeple doğru bilinen yanlışlardan bazılarını sıraladık:

1. SURİYELİLERİN TELEFON FATURASINI DEVLET ÖDEYECEK

Suriyelilerin telefon parasının devlet tarafından ödeneceği iddiası uydurma bir haberden ibarettir. İlk kez Sözcü gazetesinde ortaya atılan iddia Göç İdaresinin açıklaması ile yalanlanmıştır. Göç İdaresi tarafından “ankesörlü telefonlarda” kullanılmak üzere dağıtılacak olan telefon kartları Türkiye’de yaşayan Suriyeliler için değil, Geri Gönderme Merkezlerinde sınırdışı edilmek üzere bekleyen yabancılar içindir. Amaç bu kişilerin kendi konsoloslukları ve ülke makamlarıyla belge temini için görüşmelerinin sağlanarak haklarında yapılan sınırdışı işlemlerinin hızlanmasını sağlamaktır. Bu projenin finansörü Avrupa Birliği üye ülkeleridir.

2. SURİYELİLER DEVLETTEN MAAŞ ALIYOR

Sosyal medya başta olmak üzere bir çok basın ve yayın organlarında gündeme getirilen Suriyeliler Devletten Maaş Alıyor mu? konusunda toplumu yanıltıcı bilgiler paylaşılmaktadır. KIZILAYKART ile yapılan yardımlarda kartın üzerinde bulunan logolara dikkat etmemiz gerekiyor. Üzerinde Avrupa Birliği logosu bulunan projelerin finansmanı Avrupa Birliği Üye ülkeleri tarafından karşılanmaktadır. Suriyeliler Türk Hükumetinden kesinlikle maaş almamaktadır.

3. SURİYELİLER İSTEDİĞİ ÜNİVERSİTEYE SINAVSIZ GİRİYOR

Üniversite konusunda Suriyeli öğrenciler için hiç bir ayrımcılık yapılmamaktadır. Amerikan vatandaşı olan bir öğrenci Türkiye’de hangi haklara sahipse bir Suriyeli öğrenci de aynı haklara sahiptir. Türkiye’de üniversiteye gitmek isteyen yabancı uyruklu öğrenciler “Türkiye Bursları”, Yabancı Uyruklu Öğrenci Sınavı veya yatay geçiş şartlarını sağlamadan üniversiteye giremezler.

4. SURİYELİLER ARABALARI İÇİN VERGİ ÖDEMİYOR

Trafik şube veya bürolarına kayıtlı olan motorlu kara taşıtları motorlu taşıtlar vergisine (MTV) tabidir. Herkes gibi Suriyeliler de sahip oldukları araçları için MTV ödemekle, sigorta ve fenni muayene gibi işlemleri yaptırmakla yükümlüdürler. Suriyelilerin araçları için vergi ödememesi, sigorta yaptırmaması veya araç muayenesine gitmemesi gibi bir durum söz konusu değildir. Vergiden muaf olan araçlar MTV kanununda belirtilmiştir. Bu araçlar il özel idareleri, belediyeler, köy tüzel kişilikleri, Türkiye Kızılay Derneği adına kayıt ve tescil edilen taşıtlar, elçilik ve konsolosluk memurlarına ait taşıtlar, sakatlık dereceleri %90 ve daha fazla olan malûl ve engellilerin adlarına kayıtlı taşıtlar, hurda halinde olan araçlar ile müflis bankaların iflas idarelerine ait taşıtlardır.

5. SEÇİMLERDE SURİYELİLER DE OY KULLANACAK

Ülkemizde yapılan seçimlerde ve halk oylamalarında oy kullanabilmek için ilk şart Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmaktır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan biri seçimlerde asla oy kullanamaz. Hiçbir yabancının seçimlerde oy kullanma hakkı yoktur.

6. TOKİ EVLERİ SURİYELİLERE BEDAVA VERİLECEK

TOKİ’den ev sahibi olmanın ilk şartı T.C. vatandaşı olmaktır. Suriyeliler Türk vatandaşı olmadıkları için TOKİ’den ev satın alamazlar. TOKİ yabancılara ev satışı yapmamaktadır. Yani Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olayan biri parasını ödese bile TOKİ’den ev satın alamaz.

7. SURİYELİLER DEVLET MEMURU OLARAK İŞE ALINACAK

657 sayılı Devlet Memurları kanunununda 48. Maddesinde açıkça belirtildiği gibi devlet memuru olmanın ilk şartı Türk Vatandaşı olmaktır. Suriyeliler Türk vatandaşı değildirler. Suriyeliler Türkiye’de geçici koruma kapsamında yaşamaktadırlar. Yabancıların memur olma hakları yoktur.

Türkiye’de yaşayan Suriyelilerle ilgili internette yayılan 13 yanlış bilgi haberini okumak için tıklayınız.

Kaynak: Ayrıntılı bilgilere Mülteciler.org adresinden ulaşabilirsiniz.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.