Susuzluk Nelere Yol Açar?

Uzman Diyetisyen Serkan Tutar, susuzluğun yorgunluğa neden olabileceğini belirtti.

Gün içerisinde en ihmal edilen içecekler arasında su geldiğini belirten Tutar, şöyle konuştu:

“Hatta çoğumuz sadece çok tuzlu bir besini tükettiğimizde veya tatlı yediğimizde su içiyoruz. Peki, vücudumuzun \%50-60’ı su iken su içmeyi ihmal edersek vücudumuz bunlara nasıl tepkiler verir?

BAŞ AĞRISI

Birçoğumuz gün içerisine baş ağrısı yaşarız. Bunu stres, yorgunluk, uykusuzluk veya hastalık gibi nedenlere bağlarız. Ama gün içerisinde sıklıkla baş ağrısı çekiyorsanız bunun en temel nedeni su içmemenizdir.

KOYU RENKLİ İDRAR

Normal koşullarda idrar renginin saydam veya hafif bulanık ama açık renk olması gereklidir. Eğer koyu sarı renkte idrarınız var ise siz kesinlikle yeterli miktarda su içmiyorsunuz. Bu nedenle bir an evvel su içmeye başlamalısınız. Çok kısa bir zaman sonrasında idrarınızın normal rengine döndüğünü göreceksiniz.

 

KABIZLIK

Barsak hareketinin yavaşlamasının birçok etmeni vardır. Bunlar içerisinde yeterli miktarda besin tüketmemek, hareketsiz yaşam, stres, posası yüksek besinlerin tüketilmemesi, genetik faktörler ve en önemlisi su içmemektir. Yeterli miktarda su içilmediğinde dışkı barsak içerisinde çok yavaş ilerler ve kabızlık meydana gelir.

 

BAŞ DÖNMESİ

İnsanların sıklıkla söylediği “otururken veya yatarken bir an ayağa kalkınca başım dönüyor” diyenlerdenseniz sizde yeteri kadar su içmiyorsunuz anlamına gelmektedir. Bu nedenle en kısa zamanda içtiğiniz su miktarını arttırmalısınız.

 

YORGUNLUK

Su vücudun yakıtıdır. Eğer yeterli miktarda su içmiyorsanız vücudunuza yeterli yakıtı almıyorsunuz anlamına gelir. Bu durumda gün içerisinde sürekli yorgunluk hissetmek normal bir hale gelir.

Yukarıda sıraladığımız bu sıkıntıları yaşamamak için ne kadar su içmelisiniz? 

İçilmesi gereken su miktarı kişiden kişiye göre değişmektedir. Kişi kilosu başına 0,33 ml su içmesi durumunda yeterli su içtiği anlamına gelmektedir.

Eğer yeterli miktarda su içmiyorsanız bir anda su içmeyi ciddi oranda arttırırsanız midenizin bulanması kaçınılmaz bir durumdur. Bunu yaşamamak için yavaş yavaş su içme miktarını arttırabilirsiniz. Çünkü bu durumda bir alışkanlıktır ve bir anda oturması mümkün değildir.”

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.