Suyu Necis Eden Şeyler ile İlgili Hadisler

Su nasıl necis olur? Suyu necis eden şeyler ile ilgili hadis-i şerifler.

Abdullah bin, Abdullah bin Ömer radıyallahu anha’dan, O da babasından. Dedi ki:

SUYU NECİS EDEN ŞEYLER İLE İLGİLİ HADİSLER

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e hayvanlar ve yırtıcı mahlûkların nöbetleşe uğradığı sulardan soruldu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“-Su iki gulle miktarı olursa pislik tutmaz buyurdu.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 33/63; Tirmizî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 50, n. 67, c. 1, s. 79; Neseî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 9, c. 1, s. 2; İbn-i Mâce Kitâb’ut-Tahâret, b. 75, n. 517-518, c. 1, s. 172)

Hadisin Açıklaması

GULLE: Büyük su kabıdır. Hecer yurdunda yapılan büyük su testilerine de gulle derler, bir gulle 250 rıtıldır, iki gulle 500 rıtıldır. Bu günkü ölçü ile yaklaşık 375 litre civarındadır.

Bu hadis-i şerifi: İmam Şâfiî hazretleri delil olarak almış, su iki gulle miktarı olursa pislik tutmayacağı görüşünü savunmuştur. Bu hadiste ızdırap bulunduğu için İmâm-ı Azam delil olarak almamıştır.

Bu hadisin vurud sebebi şudur: Sahrada üstü açık bulunan çeşitli vahşi hayvanların nöbetleşe gelip içtikleri açık suların hükmünden soruldu. Rasûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem de: “İki gulle miktarına yetişen su pislik tutmaz cevabını verdi.”

***

Ubeydullah bin, Abdullah b. Ömer’den. O da babasından, dedi ki: Rasûlullah’a sallallahu aleyhi ve sellem sahrada bulunan suyun hükmünden soruldu, deyip bir önceki hadisin manasını zikretti. (Ebû Dâvûd, Taharet, 33/64)

*

Ubeydullah b. Abdulah bin Ömer radıyallahu anh dedi ki: Bana babam haber verdi. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuş:

“Su iki gulle miktarı olduğu vakit pis olmaz.” (Ebû Dâvûd, Taharet, 33/65; Tirmizî, Kitâb’ut-Tahâret, b. 50, Rakam 76, c. 1, s. 96; İbn-i Mâce Kitâb’ut-Tahâret, b. 75, n. 517-518 c. 1, s. 172)

Kaynak: İbrahim Koçaşlı, Sünen-i Ebî Davud ve Tercemesi, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

İSLAM’DA SUYUN ÖNEMİ NEDİR?

İslam’da Suyun Önemi Nedir?

SU İLE İLGİLİ HADİSLER

Su ile İlgili Hadisler

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.