Suyun Özellikleri Nelerdir?

Kısaca suyun özellikleri nelerdir? Kur’an-ı Kerim’in sık sık atıflarda bulunduğu suyun 4 özelliği...

Cenâb-ı Hak, kullarının istifadesi için suya çok farklı husûsiyetler vermiştir. Bunlardan bazıları şunlardır:

  1. Suya en yakın bileşik hidrojen sülfür (H2S), sudan iki kat ağır olmasına rağmen oda sıcaklığında gaz hâlindedir. Ayrıca pis kokulu ve zehirli bir gazdır. Demek ki Allah Teâlâ suyu insan için özel hazırlamıştır.
  2. Suyun en yoğun olduğu hâl, benzer kimyasal bileşiklerinin aksine katı, yani buz hâli değil, +4 derecedeki sıvı hâlidir. Bu şekilde denizlerde, göllerde ve nehirlerde su dipten yukarı değil, yüzeyden aşağı doğru donar. Bu da suda yaşayan canlıların suyun üstünde oluşan buz tabakasıyla donmaktan korunmasını sağlar.
  3. Suyun donma ve kaynama noktaları da organik canlılık için en uygun sıcaklıklardır.
  4. Suyun polaritesi dolayısıyla birçok organik ve inorganik maddeyi kolayca çözebilme husûsiyeti vardır.[1]

Kur’ân-ı Kerîm “su”ya sık sık atıflarda bulunur. Yağmurun nasıl oluştuğundan, bulutların yağmura dönüşme safhalarından, yağmurun hassas bir ölçüyle yeryüzüne indirilip onunla ölü toprağın diriltilmesinden, yer altı sularından, suyun çevriminden ve kirli suların arıtılmasından bahseder.[2] Bunların insanlar için ne büyük nimetler olduğuna dikkat çeker ve yağmura “rahmet” ismini verir.[3]

dipnotlar:

[1] Doç. Dr. Şâkir Kocabaş, Kur’ân’da Yaratılış, s. 157. [2] Nûr, 4; Zuhruf, 11; Zümer, 21; Vâkıa, 68-70; Nâziât, 31; Furkân, 48. [3] A‘râf, 57; Şûrâ, 28.

Kaynak: Murat Kaya, Ebedi Kurtuluş Yolu, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

SUYUN ÖZELLİKLERİ, FAZİLETİ VE İNSAN VÜCUDU ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Suyun Özellikleri, Fazileti ve İnsan Vücudu Üzerindeki Etkisi

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.