Tâ-Hâ Suresi 11. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Tâ-Hâ Suresi 11. ayeti ne anlatıyor? Tâ-Hâ Suresi 11. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Tâ-Hâ Suresi 11. Ayetinin Arapçası:
فَلَمَّٓا اَتٰيهَا نُودِيَ يَا مُوسٰى
Tâ-Hâ Suresi 11. Ayetinin Meali (Anlamı):
Ateşin yanına varınca kendisine: “Ey Mûsâ!” diye nidâ edildi:
Tâ-Hâ Suresi 11. Ayetinin Tefsiri:
Hz.
Mûsâ’dan ayakkabılarını çıkarmasını istenmesinin hikmeti neydi? Bununla ilgili
yapılan şu işârî izahlar meseleyi az da olsa kavramamıza yardımcı olmaktadır:
“İki
ayakkabı, dünya ve âhireti temsîl etmektedir. O halde kalbini dünya ve âhiretle
ilgili meşgûliyetlerden boşalt! Hak için her şeyden ayrılıp sıyrıl ve Allah’ın
mârifet ve müşâhedesinde fânî olmaya bak!..” (Kuşeyrî, Letâifü’l-İşârât,
II, 255)
İnsan
idrâk ve anlayışının sınırları bellidir. Bu sınırlı anlama kapasitesiyle sonsuz
olan ilâhî azamet ve esrârı lâyıkıyla kavrayabilmek mümkün değildir. Bunun için
aklın nihâî vazîfesi teslîmiyettir. Mevlânâ (k.s.), aklın sınırını şu örnekle açıklar:
“Hasta
olan bir kimse, akılla ancak doktora kadar gider. Doktorun kapısında aklın
vazîfesi biter ve bundan sonra ona doktorun tavsiyelerine teslîmiyet düşer.
Nitekim mârifetullâha nâil olabilmek de, teslîmiyetin büyüklüğü nisbetindedir.”
Diğer
bir açıdan “iki ayakkabını çıkar” emri şu mânaya gelir:
“Sen
çamurdan getirdiğin tabîat ve nefsten sıyrıl! Nefsini ve ona bağlı şeyleri
düşünmeyi bırak; gel! Delîlin tefekküründen vazgeç! Çünkü müşahededen yani yâni
gözle ayan beyan gördükten sonra bunların faydası yoktur!”
Allah
Teâlâ, Hz. Mûsâ’ya mukaddes Tuvâ vâdîsinde “Ayakkabılarını çıkar!” diye
emretti. Çünkü, orası Hak Teâlâ’nın huzûru, yaygısıydı ve oraya ayakkabıyla
basılması uygun değildi. Ayrıca orada yalınayak yürümek, tevâzû ve edeb
yönünden en münâsip olanıydı. Bu sebepledir ki, ümmet-i Muhammed’in
seçkinlerinden Bişr-i Hafî ve benzeri kişiler, yalınayak yürümüşlerdir. Selef-i
sâlihîn[1]
de, Kâbe’yi yalınayak tavâf ederlerdi.
Diğer
taraftan mukaddes mekânda ayakkabıların çıkarılması emri, Mûsâ (a.s.)’ın
ayaklarının, yerin bereketinden istifade edip, şerefyâb olması içindi. Ancak ne
ibretlidir ki, Resûlullah (s.a.s.)’e Mîrâc gecesi: “Ey Habîbim! Sen arş yaygısı
üzerinde ayakkabılarınla yürü ki, Arş senin ayakkabılarının tozuyla şereflensin
ve arşın nûru sana kavuşma nimetine nâil olsun!” denildiği rivayet
edilmektedir. (Bursevî, Rûhu’l-Beyân, V, 441)
Ayakkabıların
çıkarılıp ilâhî huzura kabul gerçekleştikten sonra Hz. Mûsâ’ya tebliğ edeceği
dinin temel esaslarını teşkil edecek emirler gelmeye başlıyor:
[1] Selef-i
sâlihîn: Sahâbe-i kiramdan sonra ahlâk ve yaşayışları itibariyle onların
yolunu tutan, Kur’an ve sünnet ölçüleri içinde yaşamaya özen gösteren tabiîn ve
tebe-i tabiîn gibi önceki salih şahsiyetler.
Tâ-Hâ Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Tâ-Hâ Suresi 11. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR