Tabiîn Döneminde Tefsir Çalışmaları

Tabiin döneminde tesfir çalışmaları nasıld?

Peygamberimizi görme, onun sohbetinde bulunma ve ilk Müslümanlar olarak, İslam'a büyük hizmetler yapma şerefine erişen sahabe, Allah katında büyük bir makama sahiptir. Onları takip eden ve onlar gibi İslam'a hizmet yolunda hayatları boyunca gayret gösteren tâbiîler de Allah'ın rızasını kazanmış, fazilet sahibi büyük insanlardır.

Sahabîler ilmi Peygamberimizden öğrenmişlerdi. Tâbiîler de sahabeye talebe oldular. İslam dinini ve bu dinin iki temel kaynağı olan Kur'an ve sünneti onlardan öğrendiler.   

Vahyin başlangıcından itibaren yazıya aktarılan Kur’an-ı Kerim ve hadisler, Hz. Peygamber Efendimiz (a.s.)’ın en yakın arkadaşları ve yardımcıları olan sahabe tarafından tam bir dikkat ve titizlikle korunmuş, tâbiîn nesline de nakledilmiştir. Tâbiîler, üstatları olan sahabeden öğrenip teslim aldıkları ve kendileri için İslam'ı yaşamada yol ve yöntem kabul ettikleri bu iki temel kaynağı aynı saflık ve berraklığıyla korumaya gayret göstermişlerdir.

Zamanlarında ortaya çıkan hadis uydurma, Kur'an ve sünnetten uzaklaşma faaliyetleri, tâbiîleri Kur'an ve sünnete daha sıkı sarılmaya sevk etmiştir. Bununla birlikte, genişleyen İslam coğrafyasında sayıları gün geçtikçe artan Müslümanlara Allah'ın kitabını öğretmek ve hükümlerini beyan etmek için tefsir faaliyetine hız vermişlerdir. Bu şekilde onlar, ilim ve amelleriyle İslam'ın muhafazasına çalışmışlardır. Tefsir, hadis, fıkıh, akaid gibi İslamî ilimlerin pek çoğu onların devrinde sistemleşmeye başlamıştır.

Tâbiîler devrinin tefsir açısından en önemli özelliği, israiliyat’ın yaygınlaşmış olmasıdır. Bunun sebebi yahudi ve hristiyanlardan müslüman olan kimselerin, eski inanç ve düşüncelerine ait uydurma rivayetleri İslam’a taşımalarıdır. Sahabe devrinin sonlarına doğru tefsire girmeye başlayan israiliyat, tâbiîler döneminde daha da fazlalaşmıştır. Tâbiîlerin büyükleri bir taraftan sahabenin Kur'an'ın tefsirine dair sözlerini derlemek (Tedvin) için gayret gösterirken, diğer taraftan da israiliyatın tefsire girmesine engel olmaya çalışmışlardır.

Tâbiîlerin tefsirde takip ettikleri metot şu şekildedir:

  • Onlar, ayetleri tefsir ederken öncelikle Kur'an'ı ve sünneti esas almışlardır.
  • Sahabenin görüşlerinden de yararlanmışlardır.
  • Tarihî olayları, yaşadıkları çevrenin dine uygun örf ve adetlerini de dikkate almışlar, kendi görüşlerini de ortaya koymuşlardır.

Tâbiînden Said b. Cübeyr bu ayeti tefsir ederken kendi görüşünü de şu şekilde belirtmiştir: "Haccetmeye gücü yeten kimseden maksat, bineği ve gidip gelinceye kadar yetecek miktarda yiyeceği bulunan kimsedir. Dolayısıyla bu kimsenin haccetmesi farzdır."[2]

Tâbiîlerden meşhur olan müfessirlerden bazıları şunlardır:

  • Said b. Cübeyr
  • Mücahid
  • İkrime
  • Ata b. Ebî Rebah
  • Alkame b. Kays
  • İbrahim en-Nehaî
  • Muhammed b. Şîrîn
  • Hasan el-Basrî
  • Katâde

Dipnotlar:

[1] Al-i İmran, 97

[2] et-Taberî, Camiu'l-Beyan an-Te'vîli Ayi'l-Kur'an, IV, 16.

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.