"Yemeksiz yaşarım ben ama Kur’ansız yaşayamam. Kur’an okumayı çok seviyorum. Hala daha hafız olmaya çalışıyorum. Çocuklardan kimi ele geçirirsem onlara günlük 3- 5 sayfa okuyup dinletmeye çalışıyorum. Benim hayatım Kur’an." diyor Kemaleddin Hocaefendi. Altınoluk Dergisi'nde Kemaleddin Altıntaş Hocaefendi ile yapılan röportajın üçüncü kısmını yayınlıyoruz.
“Bakmak, göz atmak” mânâlarına gelen “nazar” kelimesini duyduğumuzda, genelde ilk akla gelen yönü, “göz değmesi” olur ve halk tarafından “zararlı” kabul edilir. Hâlbuki nazarın bir de gönüllere şifâ olan, güzel bir şekli vardır. Ve o nazar, öyle güzeldir ki, değmesinden korkulmaz, değsin diye duâ edilir…
Güzel ahlâk; pek çok yansıması bulunan bir şahsiyet bütünlüğüdür. Bazı insanlarda güzel ahlâkın bazı şubeleri daha fazla öne çıkar. Ancak ahlâk, bir bütünlük arz ettiği için, genel mânâsıyla faziletlerin çokluğu insanî zaaf ve hataların azalmasına sebep olur.
Abdullah Sert Bey'in Tasavvufa dâir temel konuları işlediği 16 bölümden oluşan Tasavvuf Sohbetleri'ni sizin için bir araya getirdik.
Musa Topbaş Efendi, Mahmûd Sâmî Ramazanoğlu'nun kurban kesme edebini anlatıyor.
Musa Efendi, hayatını hikmet ve adalet terazisi üzere tanzim ederek, "kulluk merkezli kişisel organizasyon"un nasıl yapılabileceğini en güzel bir şekilde şahsında müşahede edebileceğimiz bir Allah adamıdır.
Merhûm Üstad Mûsâ Topbaş Efendi’nin 1999 yılındaki vefatının üzerinden 17 tam yıl geçmiş ve 18. yıla girmişiz. Yıllar çok çabuk geçmiş, geçmeye de devam ediyor. “Âlimin ölümü, âlemin ölümü gibidir.” demişler. Gerçekten bazı insanların gönül dünyamızda ve çevremizde ne kadar büyük yer kapladığı, yokluklarında daha çok anlaşılıyor. Ve onlar, bu güzel tesirleriyle “yaşayan (!) insanlardan” daha çok “yaşıyorlar”.
Aziz Mahmud Hüdai Hazretlerinin ziyarete gelenlere bir tas çorba vermek için 1985 yılında kurulan Hüdai Vakfı, Türk cumhuriyetlerinden, Afrika’ya, Suriye’den Türkiye’deki muhtaçlara kadar binlerce insanın karınlarını, gönüllerini ve beyinlerini doyuran bir müessese haline geldi.
Şeyh Sâdî Hazretleri buyurur: “Hak Teâlâ, kimseye iyilik kapısını kapamamıştır. Şunu da bil ki, herkesin iyiliği kendi kudretine göredir. Bir zenginin hazinesinden bir kantar altın vermesi, bir fakirin el emeğinden bir kırat vermesi kadar olamaz. Çekirge ayağı, karıncaya ağır yüktür.”
Altınoluk Dergisi, Şubat 2016 sayısıyla birlikte 30’uncu yılını doldurdu. 360 aydır okuyucularıyla birlikteliği devam eden derginin bu ayki kapak konusu "Marifetullah Neden Gerekli?" başlığını taşıyor.
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.