ölümü hatırlamak

“Zevkleri Bıçak Gibi Keseni (Ölümü) Çok Hatırlayın!” Hadisi

Neden ölümü hatırlamalıyız? Ölüm insana neler hatırlatır? “Zevkleri bıçak gibi keseni -ölümü- çok hatırlayın!” hadisini nasıl anlamalıyız?

Ölümü Düşünmek

“Ben daha gencim, ilerde yaparım!” diyen aldanmıştır.

Ölümü Çok Hatırlamanın Hikmeti

Bir insanın ölümü çokça hatırlamasının hikmeti.

Tefekkür-i Mevt Nedir?

Tefekkür-i mevt nedir? Ölüm tefekkürü nasıl yapılır? Ölümü hatırlatan ayet ve hadisler nelerdir? Sahabenin ölümü tefekkürü nasıldı? Örneklerle tefekkür-i mevt yani ölümü tefekkür.

Ölüm Yolcusu Olduğumuzu Unutmamamız Gerekir

Ölüm ve hayatın yaratılış gayesi nedir? Ölüm ve hayatın var oluş hikmeti nedir? İnfak etmenin fazilet ve önemi nedir? Azrail (a.s) kullara nasıl gelir? Bizlere verilen ömrün hesabı nasıl olacak? Kıyamet günü ilk olarak sorgulanacağımz dört şey nedir? Zamanın kıymetini nasıl anlarız? Dünya ve ahiret hayatında salih kullardan olmak için ne yapmalıyız? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi anlatıyor...

Ölümü Tefekkür

Ölümü tefekkür nasıl yapılır? Ölümü tefekkür etmek niçin önemlidir? Ölümü tefek­kür etmenin, dünya ve âhiret hayatı­mız için kadar faydaları.

En Güzel İlaç

Sunucu-Yazar Hayati İnanç’ın her cuma günü, saat 17.00’de Erkam Radyo’da Can Veren Pervaneler programından “En güzel ilaç: Ölümü hatırlamak” üzerine dinleyenleri mest eden bir kesit. Yakasız gömlek biçildi giymeye gelmeyecek misin? Sular ısındı, seni yıkamak üzere gelmeyecek misin? Hiç nasihat almadın e öleni de görmedin?

İnsanın Gafletine Karşı İki Nasihatçi

Nefsinin esiri olmuş gâfil bir insan, fânîliği kabullenmek istemez, fânîliğe isyan hâlinde olur. Bu sebeple ölüm hakîkatinden kaçar. Yaratılmış bütün varlıklarda mevcut olan fânîlik mührünü okumaktan kaçınır. Hâlbuki ölüm, ebediyet âlemine geçişin kapısıdır. O kapıda yaşanan; sonsuzluğa doğuştur.

Ölümü Hatırlatan Şey

Nefsimizin arzularını dizginleyebilmek için fânîliği, yâni ölümü unutmamak gerekir. Hz. Ömer'in şu misali güzel bir örnektir.

Ölümü Her An Hatırlamak

Mümin her an ölümü tefekkür ederek kendi yoklar. Çünkü ölüm elbet birgün herkese geldiği gibi bizlerede gelecek. İşte o ansızın gelen ölüme karşı hazırlıksız yakalanmamak için her an tefekkür halinde olmalıyız...

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.