Sufilere göre maneviyat ağacı Ramazan ayında sulanırsa gelişir, bu ayda bakımı yapılmayan bir ağaç diğer zamanlarda meyve vermez, verse de tadı yerinde olmaz. Ramazan ayının ehemmiyetini anlayınca yapmamız gereken bazı ibadetler...
Allah kelamından gereğince istifade için gönlümüzü ve aklımızı Kuranın istediği şekilde tezkiye etmemiz, oraya giren zararlı düşünce virüslerini temizlememiz gerekir. İmam gönle giren virüslerin kalbi manen hasta ettiğini ve bu durum düzletilmeden Kuran’ın kalbe fayda vermeyeceğini ifade eder.
Dini kullanarak insanları kandırma sadece bugün ortaya çıkmış yeni bir hadise değildir, tarih boyunca her zaman bu tür insanlar bulunagelmiştir. Prof. Dr. Süleyman Derin, Altınoluk Dergisinde sahte din önderlerinin özelliklerini anlatıyor.
Kur’an’a şüphe getirecek her tür fikir ve uygulamadan hem sufilerin hem de tüm Müslümanların uzak durması gerekir. Kur’an ve ahkamı her zaman uygulanabilir her zaman canlı bir dinamiğe sahiptir. Bunun aksini savunarak Kur’an’a şüphe düşürenlere gerekli cevap verilmeli ve bunların görüşleri ile mücadele edilmelidir.
Mevlana Hazretleri de Kur’an’ı ve peygamberlerin hidayetini bir tarafa bırakarak sadece aklına güvenen, onu putlaştıran tiplerin Kur’an karşısındaki tutumunu şu beyitlerle veciz bir şekilde özetler...
Sufiler, temiz gönülleri Rablerine vasıl kılmak için Kur'ân-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz'in sünnetinden aldıkları metotlarla insanları terbiye etmeye çalışırlar. Zikir, tefekkür, tezekkür, zühd, sohbet ve hizmet gibi usuller tüm tarikatların ana merkezini oluşturur. Ne var ki bu usuller aslında bir değişiklik olmadan zaman ve zemine göre farklı şekillerde uygulanabilir.
Yakın zamanda dini görünümlü cemaatlerden büyük ihanetler gören ülkemizin tekrar bu acıları yaşamaması için bu yazımızda başta İmam Rabbani olmak üzere bazı büyük sufilerin uyarılarını sizlerle paylaşmak son derece faydalı olacaktır ki bir daha aynı delikten ısırılmayalım.
Allah dostlarının en önemli prensibi Allah’ın emirlerini tazim, kullarına da şefkat göstermektir. Onların Hakka samimi ibadetleri pek çok yazının konusu olmuştur, onların oruçları, halvetleri, namazları güzel olduğu gibi Allah’ın kullarına olan şefkatleri de dikkat çekicidir.
Sufilere göre Allah’a giden yol olan seyr u süluka girmek ancak niyeti düzgün, ihlaslı insanlara fayda verir. Niyeti bozuk olan bir salik yıllarca manevi terbiye alsa da, kendisinde istenilen kemalat hasıl olmaz.
Sanal âlemi tasavvufi terbiyede kullanabilir miyiz? Sanal sohbet ortamları hazırlayıp acaba orada manevi bir ortam oluşturabilir miyiz? Zira günümüzde insanlar pek çok işini sanal âlemde yapmaktadır. Peki bu mümkün mü?
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.