İmam Rabbani’ye göre tasavvuf, zahiri ilimler olmadan olmaz. Maneviyatın neşri ise satırlardan değil sadırlardan yani kalplerden kalbe olacaktır. Bu sebeple tasavvufi kitapları okumaktan çok onları yaşayan insanların beraberlikleri salike fayda verecektir.
Tasavvufta güçlü mümin olma sanatı; nefis tezkiyesi ile insanın fıtratındaki kibir, bencillik, korkaklık, tembellik gibi zafiyetleri temizlemesi, tevazu, cömertlik, cesaret ve fedakârlık gibi insanı güçlü kılan özellikleri kazanmasıdır.
Sırf kendini kurtarmaya çalışan, başkalarının manevi kurtuluşuna hizmet etmeyenler, gönül insanı sayılamaz. Gönül adamı adı üstünde kalbini ihya etmiş, yaratılanı Yaratandan ötürü sevmiştir. Kendindeki güzellikleri başkaları ile paylaşmaya hazırdır gönül insanı. Nitekim İmam-ı Rabbani, Mevlana Celaleddin Rumi, Hace Bahuddin Nakşibend, Aziz Mahmud Hüdayi gibi hakka vasıl olan gönül ehli hep başka gönülleri inşa etmenin derdinde olmuşlardır.
Hem Rabbi ile beraber olup hem de halka hizmet etmek gerçek manası ile kalbimizi Rabbimize ayırmakla mümkün olur. Bu sebeple insan hangi makam ve mevkide olursa olsun her daim manevi gelişimine önem vermeli, zikir, fikir, tefekkür ve nefsi ile mücahededen uzak düşmemelidir.
Allah Teala kul ile Rabbi arasında en sağlam bağ olarak namazı bizlere emreder. Kuran’ı kerimde Allah’a imandan hemen sonra namazın zikredilmesi imanın mümindeki ilk tezahürünün namaz olduğunu gösterir. Yüce Kitabının daha girişinde Rabbimiz takvalı müminleri şöyle tarif eder: “Onlar gayba inanırlar, namaz kılarlar, kendilerine verdiğimiz mallardan Allah yolunda harcarlar.” (Bakara, 3)
“Bize sadece Kuran yeter diyenlerin” aslında Kuran-ı Kerim’e karşı da saygı ve sevgileri yoktur, onların derdi peygamberimizi devre dışı bırakarak Kuran-ı Kerimi kendi keyiflerine göre yorumlamaktır. Zira bu kesimler hadis külliyatı ortada durduğu sürece Kuran’ı istedikleri gibi yorumlayamamakta, dini hayatı keyiflerine uyduramamaktadırlar.
Peygamber Efendimizin hadislerinde ve özellikle de veda hutbesinde neyi yapmayın dediyse bugün tüm bu günahlar fazlasıyla yapılmaktadır. Müslümanların malları, canları, namusları kolayca heder edilebilmekte, hatta bazı Müslümanlar şüpheli/faizli kaynaklardan elde ettikleri kazançlar ile hayır işleri yapmaya kalkmaktadırlar.
Sufiler Ramazan ayını tüm yıl boyunca hasretle beklerler. Çünkü bu mübarek ay, Sufilere hedefledikleri tüm idealleri kolayca gerçekleştirme fırsatı verir. Ramazan adeta bir kulluk bayramıdır, sâlikin kulluğunu doyasıya yaşama mevsimidir.
Adına seyr-i süluk dediğimiz manevi yolculuk insanın Allah tarafından verilen gizli kabiliyetlerini ortaya çıkarmasına yardım eden sistemin adıdır. Bu süreç sonucunda insan Hakkın halifesi olabilecek kemale erer. Bu ise bir şeyhin yardımı ile olur. Sülûk esnasında mürşid insana ayna tutar ve ona kendisini tanıtır. Sufilerin sıkça kullandığı “Kendini bilen rabbini bilir” sözü bu manaya işaret eder.
Erkam Yayınları’nın yeni kitabı “İmam-ı Rabbanin İzinde Manevi Yolculuk”, tasavvuf yolunda kıymetli bir rehber. Çalışmada İmam Rabbanî’nin “Mektubatı”ndan seçilen fikirleri ışığında Prof. Dr. Süleyman Derin’in yazdığı açıklayıcı metinler yer alıyor.
İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)
...Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.
“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.
İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)
Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.
Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)
Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.
Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)
Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.
İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.
İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.