sıratı müstakim

Sırat-ı Müstakimin En Güzel Tarifi

Dünyevi olana gözleri kapatmadan ahiret gözlerini açamayız. Sahte insan kimliğinden kurtulmadan hakiki insan kimliğine sahip olamayız. Kalpteki şirkleri kırmadan nurun güzelliklerini göremeyiz. Tedavi edilmeden sıhhat bulamayız. Benlik erimeden mahviyet sırrına kavuşamayız. Dünyayı boşamadan kulluk makamına erişemeyiz. Nefsimizden zulmü kaldırmadan adalete kavuşamayız. Tüm bu “ulaşılamaz”lara insanı ulaştıracak olan ise sırat-ı müstakîm üzere olmaktır.

Allah Yolunun Gerçek Yolcuları

Sırat-ı müstakîmde yolcu olmak, ancak takipçi olmakla mümkündür. Takip etme ilkesi İslam dini tarafından belirlenmiştir. İslamiyet, ilk insan olan Hz. Âdem’le başlamıştır. Hz. Muhammed(sav)’in bu dünyaya teşrifiyle, hakikat nurlarına ve sevgi hazinelerine giden yol da taliplerine açılmış oldu. Tüm bunlara ulaşmak ve aşkın kemaline erişmek, Hz. Peygamberi(sav) ve onun sünneti seniyyesini anlamaya çalışmak ve hayata geçirmekle mümkündür.

İtidal Nedir?

Adl kökünden masdar olup klasik sözlüklerde “iki aşırı tutum ve davranış arasındaki orta hal” şeklinde tanımlanan itidal bu genel tanım çerçevesinde “orta halde bulunma, ölçülü ve ılımlı olma, soğukkanlılık, denge, düzgünlük, doğruluk” şeklinde açıklanmıştır; ayrıca adâlet kelimesinin bir anlamının da “itidal ve istikamet” olduğu belirtilir.[1]

Sırat-ı Müstakim Nedir?

Sözlükte “anayol; doğru ve apaçık yol” mânalarına gelen sırât ile “dengeli ve dosdoğru” anlamındaki müstakīm kelimelerinden oluşan sırât-ı müstakīm “apaçık, dosdoğru ve hak yol” demektir. Burada yol kelimesinin dosdoğru diye nitelendirilmesi onun “hedefe ulaştıran en kısa yol” anlamına geldiğini gösterir.

İstikamet Bin Kerametten Hayırlıdır

Sevenlerini dâimâ istikâmete ve sırât-ı müstakîm üzere bulunmaya teşvik eden Hâlid-i Bağdâdî Hazretleri, bir mektubunda şöyle buyurur...

Müminin Sahip Olması Gereken Güzel Hasletler

Diyanet İşleri Başkanlığının bu haftaki hutbesi "RAHMAN’A HAS KUL OLABİLMEK" başlığı ile yayınlandı. Allah'a (c.c.) layık bir kul ve Peygamber Efendimize (s.a.v) layık bir ümmet olma yolunda bir müminin sahip olması gereken hasletlere değindi.

Sırat-ı Müstakim Ne Demektir?

Kur’ân-ı Kerîm’de sık sık tekrar edilen “sırât-ı müstakîm” tabiri her türlü yanlışlık ve aşırılıklardan uzak, doğru, dengeli ve orta bir yol olarak takdim edilmektedir. 

Sırât-ı Müstakîm Üzere Yaşamak

Cenâb-ı Hak, kullarından her an “istikâmet” üzere bulunmalarını, yani “emrolundukları gibi dosdoğru” olmalarını istemektedir. Peki bizlere düşen vazifeler nelerdir? Doğru bir istikamette gidebilmek için yol rehberlerimiz kimlerdir?  Sırât-ı müstakîm üzere bir hayatın önemi...

Yol Rehberimiz Kur'an ve Sünnettir

İmanın bir kor gibi olduğu âhir zamanda bizler sırat-ı müstakimden ayrılmamalı, Allah (cc) ve Resulünün (s.a.v) bizlere emrettiği istikamette yürümeliyiz. İşte bu konuda dikkat etmemiz gereken hususlar nelerdir bir göz atalım...

Dünyadan El-etek Çekmeli mi?

Ömrümüzün günleri takvimlerdeki yıllara eş akıp giderken, bu akışa “dur” deme imkanı olmayan bizler o gidişe kapılmakta, dünyanın bin bir türlü hali içinde hep birlikte yuvarlanıp gitmekteyiz. Bu, hiç kuşkusuz mecburi/zorunlu bir yolculuk halidir. Bizler de pek tabii olarak doğumla başlayıp ölümle âhirete uzanan bu yolun yolcularıyız.

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.