Taha Suresinin 25-28. Ayetleri Ne Anlatıyor?

Taha suresinin 25-28. ayetlerinde ne anlatılmak isteniyor? Hz. Musa’nın (a.s.) dualarını bildiren âyet; Taha suresinin 25-28. ayetlerinin Arapçası, meali ve tefsirini yazımızda okuyabilirsiniz...

Taha suresinin 25-28. ayetlerinde şöyle buyrulur:

Taha Suresi 25-28. Ayetleri Arapça:

قَالَ رَبِّ اشْرَحْ ل۪ي صَدْر۪يۙ وَيَسِّرْ ل۪ٓي اَمْر۪يۙ وَاحْلُلْ عُقْدَةً مِنْ لِسَان۪يۙ يَفْقَهُوا قَوْل۪يۖ

Taha Suresi 25-28. Ayetleri Meali:

Mûsâ dedi ki: “Rabbim! Kalbime genişlik ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz ki sözümü iyi anlasınlar.” (Tâ-Hâ, 20/25-28)

HZ. MUSÂ’NIN (A.S.) DUASI

Bilgi:

Ayetlerde Hz. Mûsâ -aleyhisselâm-’ın kendisine peygamberlik gibi ağır bir görevin verilmesinin ardından Rabbine olan niyazı dile getirilir. Sonraki ayetlerde ise bu duanın karşılık bulduğu; Yüce Allah’ın Hz. Mûsâ -aleyhisselâm-’a ilahî bir lütuf olarak gönül ferahlığı, iş kolaylığı, zihin açıklığı, ifade kabiliyeti ve kardeş desteği verdiği anlatılır. Bütün bunlar aslında Allah’ın dinini tebliğ eden herkes için geçerlidir. Ayetler, her şart ve ortamda Allah’a olan güvenimizi bir an bile yitirmeden başarıya ulaşmak için çalışmak gerektiğine işaret etmektedir.

Mesaj:

  1. Allah -celle celâlühû-, kendisine samimi olarak güvenen kullarını hiçbir zaman yalnız ve yardımsız bırakmaz.
  2. Allah rızasını kazanma yolunda karşımıza çıkan engeller azim, gayret ve dua ile aşılır.

Kelime Dağarcığı:

Sadr: Göğüs, kalp.

Ukde: Düğüm, dert.

Kaynak: Diyanet, Kur'an-ı Kerim'den Serlevha Ayetler

TEFSİR

Taha Suresi 25-28. Ayetleri Tefsiri:

  1. Mûsâ şöyle yalvardı: “Rabbim! Göğsüme genişlik ver.”
  2. “İşimi kolaylaştır.”
  3. “Dilimin düğümünü çöz.”
  4. “Ta ki, sözümü iyi anlasınlar.”

Mûsâ (a.s.) Rabbinden öncelikle risâlet yükünü taşıyabilmek, onun zorluklarına ve insanların eziyetlerine sabredebilmek için göğsünü genişletmesini, yüreğini cesâret ve emniyet hissiyâtıyla doldurmasını ve işini kolaylaştırmasını ister. Çünkü hangi iş olursa olsun, onda başarılı olmanın birinci şartı göğüs genişliğidir. Kişi, Allah’ın izniyle kendinde o işi yapacak bir cesâret ve güvenin olduğuna inanmalıdır. Bu inanç, Yüce Allah’ın peygamberlere ve velî kullarına en büyük ihsanlarından biridir. Dikkat çeken bir durum şudur ki, burada Hz. Mûsâ, Cenâb-ı Hak’tan göğsünü genişletmesini isterken, Rabbimiz, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’e katından bir lutuf olarak, onun yalvarmasına ihtiyaç bırakmaksızın: “Rasûlüm! Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?” buyurur. (İnşirah 94/1)

İkinci olarak Mûsâ (a.s.) rahat, selis, tesirli ve iknâ edici konuşabilmesi ve söylediklerini insanların kolaylıkla anlayabilmesi için dilindeki düğümü çözmesini ister. Çünkü tebliğde başarılı olabilmek için hem hitâbetin etkileyici, hem de konuşmanın beliğ ve fasîh olmasının çok büyük önemi vardır.

Mûsâ (a.s.)’ın dilindeki düğüm hakkında iki farklı izah yapılır:

›        Bu, Cenâb-ı Hakk’ın onun dilinde yaratmış olduğu ve rahat konuşmasına engelleyen bir düğümdü.

›        Rivayet göre Hz. Mûsâ, sarayında ihtimamla büyütülen bir çocukken Firavun’un kendisini kucağına aldığı sırada ona bir tokat vur­du, arkasından sakalını tutup yolmaya başladı. Firavun, hanımı Âsiye’ye: “Bu benim düşmanımdır” deyip onun öldürülmesini emretti. Asiye ise: “Sakin ol, o daha küçük bir çocuktur. Eşyayı birbirinden ayırt edemiyor” dedi. Sonra bunu ispat için iki leğen getirtti. Bun­lardan birisine kor ateş, diğerine mücevher koydurdu. Cibrîl, Mûsâ’nın eli­ni tutarak ateşe uzattırdı. O da ateşi kaldırıp dilinin üzerine koydu. İşte dilin­deki düğüm bundan oluşmuştu. (Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XVI, 199-200)

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri, kuranvemeali.com

İslam ve İhsan

HZ. MÛSÂ'NIN (AS.) DUASI

Hz. Mûsâ'nın (as.) Duası

HZ. MUSA’NIN (A.S.) HAYATI

Hz. Musa’nın (a.s.) Hayatı

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.