Tahavvül Ne Demek?

NE NEDİR?

Tahavvül ne demek? Tahavvül kelimesinin anlamı nedir? Tahavvül kelimesine örnek cümleler...

Tahavvül: Hâlden hâle geçme, hâl değiştirme anlamlarına gelmektedir.

TAHAVVÜL KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Mevlânâ Hazretleri, suyun tahavvülât mâcerâsını tefekkür etmemiziisteyerek şöyle buyurur:

“Arılığı-duruluğu kalmayınca, yani çamurlanıp bulanınca, su da bizim gibi yeryüzünde kirlendiği için huzursuz olur, şaşırıp kalır... İçten içe feryâda ve Hakk’a yalvarmaya başlar. Bu feryatlar ve yalvarışlar üzerine Cenâb-ı Hak onu buharlaştırıp göklere alır. Orada çeşit çeşit yollara sürerek tertemiz eyler. Sonra da bâzen yağmur, bâzen kar, bâzen de dolu hâlinde yeryüzüne yağdırır. Nihâyet onu engin bir denize ulaştırır.”

*****

Düşünecek olursak, şu gördüğümüz âlemde her şey değişiyor. Bir sûretten diğer bir sûrete geçiyor. Meselâ nutfe alekaya, aleka mudğaya, mudğa et ve kemiğe dönüşüyor. Bu tür tahavvülât/değişim, yıldızlarda, gezegenlerde, madenlerde, bitkilerde, yani her şeyde oluyor.

*****

Düşünecek olursak, şu gördüğümüz âlemde her şey değişiyor. Bir sûretten diğer bir sûrete geçiyor. Meselâ nutfe alekaya, aleka mudğaya,
mudğa et ve kemiğe dönüşüyor. Bu tür tahavvülât/değişim, yıldızlarda, gezegenlerde, madenlerde, bitkilerde, yani her şeyde oluyor.

Atomun içinde muazzam bir hareket var. Elektronlar çok ince bir hesapla ve akla hayâle sığmayacak bir hızla dönüyorlar. Çekirdek elemanları olan proton ve nötronlar ise, çok daha küçük bir hacme sıkıştıklarından, hızları da elektronlara nisbetle fevkalâde yüksektir. Öyle ki saniyede yaklaşık 60.000 kilometreyi aşan bir hızla dönerler.

Bir milimetre kare kabul ettiğimiz bir toplu iğne başında yaklaşık 100 trilyon atom olduğunu hatırlarsak, kâinâttaki hareketleri idâre eden Yüce Zât’ın kudretini tam olarak anlamanın imkânsız olduğunu daha iyi idrâk ederiz.

*****

“Bizim Molla Rebî diye bir komşumuz vardı. Bu Molla, çok takva sahibi bir zâttı. O zamanlarda ulemâ meclisi kurulurmuş. Tefsirci Hamdi Efendi, bu meclisin başındaymış. Buraya geldiklerinde hâllerini düzeltirlermiş ve konuşmaları daha başka olurmuş. Onu ayakta karşılarlarmış. İşte Allâh’ın sâlih bir kulu olan bu kişi, bizim İslâm’a girmemize vesile oldu. Biz, geceleri eğlencelere gider, geç vakitte dönerdik. Onu lâmbasının gölgesinde ibadet ederken görürdük. Koyunları vardı, geceleri onları sağardı. Bir kısmını götürüp satardı. Kifâyet miktarı yer, üstünü infâk ederdi. Bir gün, bizim kapıya süt bakraçları ile geldi ve «Bu sütler sizindir, komşu!» dedi. Ben de: «Bizim hayvanlarımız yok, nereden bizim olsun?» dedim. «Benim hayvanlarım, sizin tarlaya girdi. Sizin tarladan ot yedi. Bu hayvanın içinde tahavvülâtı geçinceye kadar sütünü size getireceğim.» dedi. Yok komşu olmaz, dediysek de bize getirdi. Böyle doğru, böyle temiz bir insanın dini de muhakkak temiz ve güzeldir, diyerek müslüman olduk.” diye anlattı. Çünkü dîni, onu fazîletin bir zirvesi hâline getirmiştir.