Tahlil Ne Demek? Tahlil Nedir?

NE NEDİR?

Tahlil ne demek? Tahlil kelimesinin anlamı nedir? Tahlil kelimesine örnek cümleler...

Tahlil: Unsurlarına ayırma, hâlletme, çözümleme, analiz, değerlendirme anlamlarına gelmektedir.

TAHLİL KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

İslâm tasavvufunun derinliği ile Süleymâniye Câmii ve külliyesi tahlîl edildiğinde, oraya İslâm rûhunun aksetmiş olduğu, göz alıcı bir ihtişamla rûhâniyetin mezcedildiği ve bâzı tasavvufî motiflerin burada mâhirâne bir üslûpla sembolize edildiği net bir sûrette görülebilir.

*****

Böbreğimiz küçük bir et parçasıdır. Fakat zehirli ile zehirsizi birbirinden ayırt ediyor. Zehirli ise dışarı gönderiyor. Zehirsiz ise tekrar vücûda iâde ediyor. Böbrekte akıl mı var, bilgisayarlar mı var, tahlil laboratuvarları mı var? Bu küçücük uzuv hastalandığında insanın ne sıkıntılar çektiğini hepimiz biliyoruz. Koca koca makineler, o elli gram et parçası olan böbreğin yaptığı vazifeyi tam olarak yerine getirmekten âcizdir.

*****

Günümüzde, yüksek İslâmî tahsilin verilmesi gereken İlâhiyat Fakültelerinde, İslâmî bakış açısı ve dünya görüşüyle felsefî ve fikrî akımları tahlil etmek îcâb ederken, bunun aksine, bâzı kimselerce, felsefî ve fikrî cereyanların gözlüğünden İslâmʼı tenkit noktasına düşülmesi de, aynı çarpık zihniyetin bir başka tezâhürüdür.

*****

Talebenin, kâfî derecede bir dînî altyapıya sahip olmadan, yani yeterli seviyede bir Kurʼân ve Sünnet kültürü edinmeden, bâtıl fikirleri öğrenmeye sevk edilmesi de, körpe dimağları idlâl edebilecek, yani ayak kaymalarına götürebilecek olan, tehlikeli bir durumdur. Zira her ilâhiyat talebesi bir İmâm Gazâlî değildir ki, tahlil ettiği bâtıl görüşlerle sarsılmak yerine, bilâkis o görüşlerin ne büyük zaaflar içinde bulunduklarını görüp îmânını daha da kuvvetlendirebilsin.

*****

Cenâb-ı Hak Kurʼân-ı Kerîmʼinde peygamberlerinin fârik vasıflarını sık sık misal vermektedir. Peygamberlerin toplumda karşılaştıkları problemlere getirdikleri çözümleri bize haber vererek, bunları lâyıkıyla tahlil ve tefekkür edip örnek almamızı istemektedir. Bu bakımdan günümüz İlâhiyat Fakültelerinde, Dinler Tarihi dersinin yanında Nebîler Silsilesiʼne dâir bir ders de zarûrîdir.

*****

İki sarhoş kafadar, o yıllarda yıkık ve sâhipsiz olan Halil Paşa Türbesi’ndeki yatırların arasında, şimdiye kadar rahat rahat uyumuşlardı. Fakat bu gece, hayatlarında bir fevkalâdelik olmuştu. Bayramlık elbiselerini giyme sabırsızlığıyla sabahı iple çeken çocuklar gibi heyecan içindeydiler. Bugüne kadar hep bedenlerini sarhoş etmiş ve uyuşturmuşlardı. Bu akşam ise, ilk defa sarhoşluğa benzer rûhî bir neş’e ile tanışıyorlardı. Bu, öyle bir sevinç dalgasıydı ki, uykularını kaçırmıştı.

Dinledikleri sohbet, onları derin derin düşüncelere daldırmıştı. Yaşadıkları hâdiseyi tahlil ve müzâkere ettiler. Kendilerine o güne kadar haberdar olmadıkları bir âlemden âdeta bir pancur açılmış ve o pancurdan, zifiri karanlık dünyâlarına göz kamaştıran ve ruhlara huzur veren bir ışık girmişti. Uzun bir hasretten sonra, çok sevdikleri bir yitiklerine kavuşmuş gibiydiler. Bu, kendileri için yeniden bir doğuş demekti. Bu doğuşu hissediyor, fakat sevinç sarhoşluğuyla onu lâyıkıyla değerlendiremiyorlardı.