Takarrub Ne Demek? Takarrub İlallah Anlamı Nedir?

NE NEDİR?

Takarrub ne demek? Takarrub İlallah ifadesinin anlamı nedir? Takarrub kelimesine örnek cümleler...

Ta­kar­rub: Yak­laş­ma, ya­kın ol­ma demektir. Takarrub ilâllâh: Allâh’a yakınlaşmak anlamına gelir.

TAKARRUB KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Vakıf tesisindeki esas gâye, Allâh’ın yüce rızâsına nâil olup âhiret selâmetine ermektir. Tâ başlangıcından beri vakıflar, bu minvâl üzere kurulmuş ve  aynı şekilde devam etmiştir. Öyle ki bu gâye, «et-takarrub ilâllâh» (Allâh’a yakınlık vesîlesi) şeklinde vecîzeleştirilmiş ve vakfın sıhhat şartlarından biri olarak kabul edilmiştir.

*****

Asr-ı saâdetten beri nâfileler, bir îmân vecdi ile devam edegelmiştir. Heyecân ve iştiyâk ile yapılan nâfile ibâdetler kulu, Allâh’a takarrub (yakınlaşma) tecellîsine mazhar kılar. Rûhu derinleştirir. Merhamet ve cömertlik vasıfları inkişâf eder. Cenâb-ı Hakk, onların gören gözü, işiten kulağı olur, yâni onların görüşleri, duyuşları, düşünüşleri ve ifâdeleri hep ilâhî nûrun cereyânıdır.

Bu yükselişler, nâfile ibâdetlere olan muhabbet ve mahlûkâta olan merhametle mümkündür. İmâm-ı A’zam’ın 55 kerre haccettiğini söylemek bu
hususta kâfîdir.

*****

Hadis ilmi, Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in söz, fiil, takrîr, yaratılış veya güzel ahlâkıyla ilgili husûsiyetlerini inceleyen bir
ilimdir.

Diğer İslâmî ilimler gibi, tasavvufun da Kur’ân-ı Kerîm’den sonra başvurduğu ikinci kaynak hadistir. Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in hayatını, maddî-mânevî bütün yönleriyle ortaya koyacak bir zenginliğe sahip olan hadislerin, tasavvufun şekillenip gelişmesinde üstlendiği rolün büyüklüğünü idrâk etmek hiç de zor değildir. Zîra zühd, verâ, ihsan, tevâzû, îsâr, sabır, şükür, tevekkül gibi kalbî konulardaki hadisler, tasavvuf ehlinin anlayış ve fikirlerinin temellerini oluşturmuştur. Tasavvufu yakından ilgilendiren bu ve benzeri konularda Fahr-i Kâinât Efendimiz’in rûhânî hayâtıyla ilgili söz ve davranışları, tasavvuf ile hadis ilmini birbirlerine yaklaştırmış ve onları ayrılmaz bir bütün hâline getirmiştir.

Tasavvufun tefsir ilmiyle münâsebetinde de ifâde edildiği gibi Allâh’a takarrub ve vuslatı temel gâye edinen tasavvuf ehli, Allâh’a muhabbetin, Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in izinden gitmekle gerçekleşeceğini çok iyi bildiklerinden, her konuda ona ittibâ etmeyi kendilerine şiar edinmişler ve bu noktada da sünnetin zengin hazînesinden doya doya istifâde etmişlerdir.

*****

Cihânı gönül gözüyle temâşâ ettiğimizde görürüz ki bütün mahlûkât, ilâhî nîmetlere şükürden önce acziyetlerini îtirâf mevkiinde bulunmaktadır. İrâde sâhibi olan ve bu irâdeyi kullanmakta hatâdan mutlak bir sûrette sâlim bulunması mümkün olmayan Âdemoğlu için istiğfâr, Allâh’a takarrub (yakınlaşma) yolunda atılacak ilk adımdır.

*****

“Allâh’ım! Biz Peygamberimiz’in amcası ile Sana yaklaşıyor (takarrub) ve onun şefaatçi olmasını diliyoruz (istişfa’). Peygamberin için onu gözet! Nitekim Sen, ana-babasının iyilik ve salâhı yüzünden iki (yetim) çocuğu gözetmiştin.4 Biz istiğfar ederek ve şefaat dileyerek Sana geldik!”

*****

Hiç günahımız olmasa dahî, lutfedilen ilâhî nîmetlere şükredebilmemiz, tâkatimizin üzerindedir. Bu bakımdan da acziyet içinde istiğfâr etmemiz,  kulluğun zarûretindendir. Cihânı gönül gözüyle temâşâ ettiğimizde görürüz ki bütün mahlûkât, ilâhî nîmetlere şükürden önce acziyetlerini îtiraf mevkiinde bulunmaktadır. Bu itibarla irâde sâhibi olan ve bu irâdeyi kullanmakta hatâdan mutlak bir sûrette sâlim kalması mümkün olmayan Âdemoğlu için istiğfar, Allâh’a takarrub/yakınlaşma yolunda atılacak ilk adımdır.

*****

Asr-ı saâdetten beri nâfileler, bir îman vecdi ile devam edegelmiştir. Heyecan ve iştiyak ile yapılan nâfile ibâdetler, kulu Allâh’a takarrub (yakınlaşma) tecellîsine mazhar kılar. Rûhu derinleştirir. Merhamet ve cömertlik vasıfları inkişâf eder. Cenâb-ı Hak, böyle has kullarının gören gözü, işiten kulağı olur. Yâni onların görüşleri, duyuşları, düşünüşleri ve ifâdeleri artık hep ilâhî nûrun cereyânı hâline gelir.