“Tallâhi Lekad Âserakellâhü Aleynâ” Ne Demek?
Ziya Paşa’nın bir şiirinde geçen “Zalimlere bir gün dedirtir kudret-i Mevla/Tallâhi lekad âserakellâhü aleynâ.” beyitindeki “Tallâhi lekad âserakellâhü aleynâ.” ifadesi nedir ve ne anlama gelir?
Ziya Paşa’nın şu, “Zalimlere bir gün dedirtir kudret-i Mevla/Tallâhi lekad âserakellâhü aleynâ.” beyitinde geçen “Tallâhi lekad âserakellâhü aleynâ.” ifadesi “Allah'a andolsun, hakikaten Allah seni bize üstün kılmış.” anlamına gelir.
Bu ifade Yusuf sûresinin 91. ayetinde geçiyor. Ayet-i kerimede şöyle buyrulmaktadır:
YUSUF SURESİ 91. AYET
Yusuf Suresi 91. Ayet Arapça
قَالُوا تَاللّٰهِ لَقَدْ اٰثَرَكَ اللّٰهُ عَلَيْنَا وَاِنْ كُنَّا لَخَاطِـ۪ٔينَ
Yusuf Suresi 91. Ayet Okunuşu
“Kâlû tallâhi lekad âserakellâhü aleynâ ve-in kunnâ leḣâti-în(e).”
Yusuf Suresi 91. Ayet Meali
(Kardeşleri) dediler ki: Allah'a andolsun, hakikaten Allah seni bize üstün kılmış. Gerçekten biz hataya düşmüşüz.
Yusuf Suresi 91. Ayet Tefsiri
- Yûsuf onlara: “Siz câhilliğiniz zamanında Yûsuf’a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor musunuz?” diye sordu.
- Onlar: “Aman Allahım! Yoksa sen, gerçekten sen Yûsuf musun?” diye şaşırıp kaldılar. O da: “Evet, ben Yûsuf’um, bu da kardeşim. Allah bize lutufta bulundu. Gerçek şu ki, kim Allah’a karşı gelmekten sakınır ve sabrederse, elbette Allah iyilik eden ve yaptığı işi güzel yapanların emeklerini boşa çıkarmaz” dedi.
- Onlar da: “Allah’a yemin olsun ki, gerçekten Allah seni seçip bize üstün kıldı. Biz ise gerçekten büyük bir suç işlemişiz” itirafında bulundular.
Yûsuf (a.s.), kardeşlerinin, uğradıkları fakr u zarûret sebebiyle büyük bir tevâzu, kalp kırıklığı ve boyun büküklüğü içinde huzurunda eğilmeleri, ona ihtiyaçlarını arzetmeleri, hatta getirdikleri bedelin değersizliğinden dolayı bir miktar da karşılıksız bağışta bulunmasını istemeleri karşısında daha fazla dayanamadı. Kendine revâ gördükleri tuzakları câhilliklerine atfedip, şu anki durumlarının mânen daha iyi bir seviyede olduğunu ihsâs ettirerek, kendisinin Yûsuf olduğunu söyledi. Beklemedikleri bir durumla karşılaşan kardeşleri, tabii olarak şaşkınlıklarını gizleyemediler. Hayret ve şaşkınlıktan dilleri düğümlenerek: “Ne! Yoksa sen, gerçekten sen Yûsuf musun?” dediler. Yûsuf’a yaptıkları şeyler, âdetâ bir film şeridi gibi gözlerinin önünde canlandı. Çok utandılar, mahcup oldular. Ne diyeceklerini, ne yapacaklarını bilemediler. Nihâyetinde Allah Teâlâ’nın Yûsuf’u seçtiğini, kendilerine gerçekten üstün kıldığını söylediler. Ona karşı gerçekten büyük bir suç işlediklerini itiraf ettiler. Kıskançlığın ve düzenbazlığın, Allah’ın muradının vuku bulmasına; lütfunu ve ihsanını dilediği kullarına eriştirmesine asla mâni olmadığını çok iyi anladılar.
Kaynak: kuranvemeali.com