Tarih Kitaplarına Siyer ile Başlayan Alimler

Tarih kitaplarına siyer ile başlayan alimler kimlerdir? İşte siyer ve megaziye yer veren önemli tarih kitapları.

Târih kitabı yazarken eserine Siyer’le başlayan âlimler vardır. Bunlardan Halîfe bin Hayyât (v. 240) muhaddistir, sikadır ve İmâm Buhârî’nin hocalarındandır. Onun et-Târîh adlı eseri günümüze ulaşan en eski tarih kitaplarındandır. Kronolojik esasa göre yazılan eser, tarihlendirmenin önemine dair bazı âyet ve hadisler, insanların kullandığı takvimler ve Hz. Ömer (r.a) zamanında hicretin tarih ve takvim başlangıcı olarak kabul edilmesine dair rivayetlerle başlar. Nebiyy-i Ekrem (s.a.v) Efendimiz’in doğum tarihiyle Mekke ve Medine’deki ikamet sürelerine dair haberlere kısaca yer verdikten sonra hicretin 1. yılından (622) başlayarak Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in dönemini kısaca anlatır.

İslâm dünyasında tarihçilerin babası diye tanınan, Târîhu’l-ümem ve’l-mülûk’ün müellifi İbn Cerîr et-Taberî’nin (v. 310) temel husûsiyeti Hz. Âdem’den başlayarak kendi imkânlarına göre bir dünya ve peygamberler tarihi yazmaya başlamasıdır. Ardından peygamberler tarihinin devamı ve son halkası olmak üzere Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in Mekke ve Medine dönemlerini oldukça geniş biçimde kronolojik olarak kaleme alır. Taberî, kendinden önce yazılmış siyer ve megāzî kitaplarından ve diğer siyer müelliflerinin zamanımıza ulaşmamış bazı rivayetlerinden faydalanmış, bunları kendisine ulaştığı şekilde eserine almıştır. Sikadır, birinci derecede İbn-i İshâk’a dayanmıştır. Târîhu’l-ümem’i daha sonraki tarihçilerin siyerle ilgili haberlerinin en mühim kaynağı olmuştur.

SİYER VE MEGAZİYE YER VEREN ÖNEMLİ TARİH KİTAPLARI

Siyer ve megāzîye genişçe yer veren belli başlı tarih eserleri arasında şunlar da zikredilebilir:

- İzzeddin İbnü’l-Esîr (v. 630) el-Kâmil fi’t-târîh. Tarihçidir, sikadır.

- İbn Kesîr (v. 774), el-Bidâye ve’n-nihâye. Muhakkık ve sika imamlardandır.

- Zehebî, Târîhu’l-İslâm. Halîfe bin Hayyât gibi eserine Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz’in Medine devriyle başlar.

- İbn Haldûn, el-İber.

- Diyarbekrî, Târîhu’l-hamîs fî ahvâli enfesi nefîs. Mûsâ bin Ukbe’nin rivayetlerine genişçe yer verir.

Hazırlayan: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi.

İslam ve İhsan

SİYER NEDİR, KAYNAKLARI NELERDİR?

Siyer Nedir, Kaynakları Nelerdir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.