Tarihi Bir Şehir Yok Oldu

Esed rejimi ve İran destekli milisler, UNESCO Dünya Mirası listesindeki Halep’i harabeye çevirdi. Mimar Sinan’a ait iki camiden biri olan Hüsreviye Külliyesi tamamen yok oldu.

Halepli Mahmud Zeyin El Abidin, 2013'ten beri Yıldız Teknik Üniversite'nde öğretim görevlisi. Mimarlık tarihi alanında çalışıyor. Ortadoğu’daki Osmanlı mimari yapıları konusunda uzman. Çevre ve Kültür Değerlerini Koruma ve Tanıtma Vakfı (ÇEKÜL) Suriye temsilciliği, Başbakanlık Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı'nda (TİKA) da müşavirlik yaptı.

Zeyin El Abidin’in Suriye ve Suudi Arabistan’daki Osmanlı eserleri hakkında 7 kitabı bulunuyor. Son çalışması ise 1986’da UNESCO Dünya Mirası listesine giren, eski Halep’te iç savaş nedeniyle hasar gören tarihi binaların tespiti.

TARİHİ BİNALAR YOK EDİLİYOR

Yıllardır ülkesinin çeşitli şehirlerinde bulunan tarihi yapıları belgeleyen Zeyin El Abidin’in yeni çalışması Halep’in savaşta zarar gören mimari eserleri üzerine. Basit bir sergi ile başlayan proje, tarihi şehirle ilgili önemli bir belge olma yolunda ilerliyor:

“Öğrencilik yıllarımdan beri doğup büyüdüğüm şehir olan Halep’in mimari eserlerini belgeliyorum. Bu işe başladığımda bir gün savaş çıkacağı ve fotoğrafını çektiğim binaların yok olacağı aklıma bile gelmezdi. İnsanlar haklı olarak Halep’te ne olup bittiğini bilmiyor. Yıkımın boyutlarını ortaya koymak için elimdeki fotoğraf ve çizimleri internetten bulduğum hasarlı görüntüleri ile eşleştirdim. Şu ana kadar UNESCO Dünya Mirası listesinde olan tarihi Halep’in savaştan zarar gören 35 binasını belgeledik. Savaş devam ettiği için sahada çalışamıyoruz. İnternet ve medya aracılığıyla hasar gördüğünü tespit ettiğimiz yeni binalarla bu çalışmaya devam ediyoruz.”

SİNAN’IN CAMİSİ YERLE BİR OLDU

Halep’in Arap, Türk gibi mozaik bir kültürel dokuya sahip olduğunu söyleyen Zeyin El Abidin, aynı karakterin mimari yapıya da yansıdığını düşünüyor. Suriye’deki ayaklanma 19 Temmuz 2012'de Halep’e de sıçradı ve şehir büyük ölçüde muhaliflerin eline geçti. Ancak son bir yıldır Rusya ve İran’ın desteği ile Halep’in muhaliflerden geri alınması için yürütülen ağır bombardımanlar şehre büyük zarar verdi. Zeyin El Abidin "Halep şehrinin dokusu, mimarisi en az yüzde 70 zarar görmüştür" diyerek hasar gören binalar arasında Mimar Sinan’ın Hüsreviye ve Adliye külliyelerinin de olduğunun altını çizdi:

“Tabii savaş bittiğinde bu eserlerin bir kısmı restore edilecek, bir kısmı belki yeniden inşa edilmeli. Örneğin Sinan’ın yapmış olduğu ilk eser olan Hüsreviye Külliyesi tamamen yıkılmış vaziyette. Geriye fotoğraflarından başka bir şey kalmadı.”

HASARLI BİNALARIN ÇOĞU OSMANLI’YA AİT

Tarihi Halep şehri ve kalesi birçok uygarlığa ev sahipliği yaptı. Helenistik dönem, Roma, Bizans, Emeviler, Selçuklu, Memlükler ve Osmanlı... Yavuz Sultan Selim döneminde (1516) Osmanlı yönetimine giren şehir, ekonomik ve kültürel olarak en çok bu dönemde gelişti. Zeyin El Abidin, “Halep zaten bir Osmanlı şehri. Yani Halep’in kapalı çarşısı, Halep’in hanları, Halep’in geleneksel evleri... Dolayısıyla doğal olarak baktığınız zaman, en büyük eserler, Osmanlı döneminden zarar gören eserler” diyor.

Kaynak: Aljazeera Türk

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.