Tarihi Harran Ulu Cami Asırlar Sonra İbadete Açılacak

Şanlıurfa'nın Harran ilçesindeki tarihi Ulu Cami, kalıntılarının bulunduğu bölgede yapılacak namazg3ah sayesinde 8 asır sonra yeniden ibadete açılacak.  İl Kültür ve Turizm Müdürü Aydın Aslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'nde bulunan Harran Ören Yeri'nin, Türkiye'nin en önemli tarihi alanlarının başında geldiğini söyledi. Aslan, ören yerindeki Harran Ulu Cami'nin kalıntılarının bulunduğu bölgede, Kültür ve Turizm Bakanlığınca finanse edilen, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ile Gaziantep Röleve ve Anıtlar Müdürlüğü gözetiminde başlayan restorasyon çalışmalarının sürdüğünü belirtti. Restorasyon çalışmalarının büyük hassasiyet ve titizlikle yürütüldüğünü dile getiren Aslan, şöyle devam etti:

"İnşallah restorasyonu kısa sürede tamamlayacağız ve 8 asır sonra Harran Ulu Cami'de namaz kılınmaya başlanacak. Namazgâh için gerekli altyapı çalışmalarının hazırlığı da bir taraftan devam ediyor. Harran Ulu Cami, İslam mimarisinin en önemli eserlerinden birisi. İnce taş işçiliğine sahip süsleme kalıntıları bulunan cami, restorasyonun ardından büyüklüğü ve ihtişamıyla milletin karşısına çıkacak. Buradaki çalışmamız hem kültürel hem de dini mirasımızın ayağa kaldırılması anlamında büyük önem taşıyor."

"2019 SONUNA YETİŞTİRİLECEK"

Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü ve Harran Ören Yeri Kazı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Önal da Harran Ulu Cami'nin milattan sonra 744-750'de Emeviler döneminde Halife 2. Mervan tarafından yaptırıldığını söyledi.

Burasının, Anadolu'nun en eski camilerinden olduğuna dikkati çeken Önal, yaklaşık 800 yıl önce Moğol istilası sırasında Harran Ulu Cami'nin yağmalanarak yıkıldığını, doğu cephesi, mihrabı, şadırvanı ve minaresinin büyük bölümünün ise ayakta kaldığını anlattı.

Önal, camide restorasyon çalışmalarının büyük hızla devam ettiğini belirterek, şöyle konuştu:

"2019 sonlarında buradaki restorasyon çalışmaları bitecek. Kazı alanımızda yer alan cami, etrafında çevre düzenlemesi yapılarak ziyarete ve ibadete açılacak. Restorasyon tamamlandıktan sonra Türkiye'nin en zengin taş süslemeli camilerinden Harran Ulu Cami'deki bitkisel ve geometrik desenlerin olduğu yapılar daha net ortaya çıkarılacak. Gezi yollarının da yer alacağı kazı alanımız, daha iyi bir görünüme sahip olacak."

Diyanet Haber

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.