Tarihi Mescitte 119 Yıl Sonra İlk Namaz Kılındı

Elazığ’da, Osmanlı döneminden kalma 450 yıllık Dabakhane Mescidi, tamamlanan restorasyon çalışmasının ardından 119 yıl sonra yeniden ibadete açıldı ve tarihi mescitte ilk namaz kılındı.

Elazığ Belediyesi Koruma Uygulama ve Denetim Bürosu (KUDEB) tarafından tamamlanan restorasyon çalışmasıyla ayağa kaldırılan 450 yıllık tarihe sahip Dabakhane Mescidi yeniden ibadete açıldı.

İbadete açılmasının ardından mescitte ilk namazı, Elazığ Belediye Başkanı Mücahit Yanılmaz kıldırdı.

Yanılmaz, namazın ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, yazılı kaynaklara göre 4 bin yıllık medeniyet ve kültürün buluşma noktası olan Harput’ta tarihi bir güne şahitlik ettiklerini belirtti.

450 YILLIK MESCİTTE 119 YIL ARADAN SONRA İLK NAMAZ KILINDI

Harput’ta, Osmanlı döneminden kalma tarihi Dabakhane Mescidi’nin restorasyonun ardından 119 yıl sonra yeniden ibadete açıldığını ifade eden Yanılmaz, şöyle konuştu:

“Burası 450 yıllık ancak daha sonra burası yıkılmış, kendi haline terk edilmiş ve ibadete kapalı olan bir yer olarak kalmıştı. Sadece hilal şeklinde bir duvarı kalmıştı. Belediye olarak restorasyon yaptık. Namaz berekettir, namaz bizim inancımızın o mekana vurmuş olduğu mühürdür. 119 yıl sonra Dabakhane Mescidi’ni yeniden ibadete açmanın gururunu ve onurunu yaşıyoruz.”

Harput’un, UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi’nde yer aldığını anımsatan Yılmaz, “Hedef 2023 yılında kalıcı listeye girmesi olacaktır.” ifadesini kullandı.

DABAKHANE MESCİDİ NEREDE?

Harput Kalesi’nin kuzeydoğusunda yer alan, 17. yüzyıl Osmanlı mimarisini yansıtan Dabakhane Mescidi, 25 metrekarelik alanda kare planlı ve üzeri tek kubbeyle örtülü halde tasarlanmış.

Mescidin, tarihi İpek Yolu güzergahında bulunması nedeniyle asırlar önce buradan geçen yolcuların ibadet etmelerine imkan sağladığı belirtiliyor.

Türkay Şoray ve Fikret Hakan’ın başrolde oynadığı 1972 yapımı “Cemo” filminin birkaç sahnesinde görülen mescidin o dönemde de tahrip olduğu fark ediliyor.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

KARADENİZ’İN MUHTEŞEM CAMİLERİ

Karadeniz’in Muhteşem Camileri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.