Tarihi Türbede 50 Yıldır Mukabele Geleneğini Sürdürüyorlar

Tokat’ın Niksar ilçesindeki Danişment Melik Ahmet Gazi Türbesi’nde, 50 yıldır her ramazan bir araya gelen kadınlar mukabele geleneğini devam ettiriyor.

Tokat’ın Niksar ilçesindeki Danişment Melik Ahmet Gazi Türbesi’nde mukabele geleneği devam ettiriliyor.

Ramazan ayıyla birlikte ilçedeki kadınların bazıları türbe bahçesinde bir araya gelerek emekli bir imamın gönüllü olarak okuduğu Kur’an-ı Kerim’i takip ederek hatim etmeye çalışıyor.

Mukabeleye katılan kadınlar, okunan cüzün (Kur’an’ın bölünmüş olduğu otuz parçadan her biri) ardından hep beraber dua ediyor.

YARIM ASIRLIK MUKABELE GELENEĞİ

Niksar Belediye Başkanı Özdilek Özcan, Danişment Melik Ahmet Gazi Türbesi’nde mukabele geleneğinin 50 yıldır devam ettiğini söyledi.

Niksar Belediyesi olarak bu geleneğin sürdürülmesi için üzerlerine düşeni yapmaya çalıştıklarını ifade eden Özcan, “Bu geleneği özellikle Niksar’ın fatihi Danişment Melik Ahmet Gazi Türbesi’nde yapmamız bizim için ayrı bir onur, şeref. Hemşehrilerimiz bu mukabeleyi önemsiyorlar. Kadir Gecesi’nde de tamamlamış olacaklar. Burada hatim duasını yapacağız.” dedi.

Özcan, Niksar Belediyesi ve hayırseverlerin birlikte ihtiyaç sahibi vatandaşların ihtiyaçlarını karşıladıklarını kaydederek, “Hayırsever hemşehrilerimiz kendilerince buraya katılanlara hediyeler takdim ediyorlar. Niksar Belediyesi olarak biz de hediyeler takdim ediyoruz. Hediyeleşmek bir sünnettir. Sünnet kültürünü de yaşatıyoruz.” diye konuştu.

Niksar’ın Danişmentlilere başkentlik yapmış bir ilçe olduğunu hatırlatan Özcan, Danişmentlilerin kurucusu Melik Ahmet Gazi’nin türbesinin bulunduğu Melik Gazi Mezarlığı’nda ise Danişmentli, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait kümbetler, türbeler ve tarihi mezarların olduğuna dikkati çekti.

Türbedeki manevi atmosferin faklı olduğunu ifade eden Özcan şöyle devam etti:

“Herkes burada bir mezar yerinin olmasını arzu eder. Bizim için buradaki mezar taşları Türk toprağının olduğunu gösteren tapu senetleridir. Yetmiş Niksarlı kadın burada hocamızla mukabele okuyorlar. İnşallah bu gelenek gelecek nesillerimiz tarafından da devam ettirilir.”

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

MUKABELE NEDİR? MUKABELE GELENEĞİ NEREDEN GELİR?

Mukabele Nedir? Mukabele Geleneği Nereden Gelir?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.