Tarihin Önemi
Tarih, milletlerin hâfızası demektir. Millî tecrübeler manzûmesidir. Bu yüzden mâzinin bittiği yerde, millet biter, insan biter, iz’an biter.
Millet, bir bakıma tarihinden ibarettir. Onu mânevî değerlerinden ve tarih şuurundan uzaklaştırırsanız, geriye insan sürüsü kalır.
Mâverâünnehr’in bembeyaz çadırlarında ilk metafizik ihtilâçlarını bertaraf ederek îmanla şereflenen, sonra da bir süper güç olarak dünyaya en az bin yıl hak ve adâlet tevzî eden, nizâm-ı âlem endişesiyle yaşayan, asil ve necip bir milletin evlâdısınız!
ÇANAKKALE DESTANIYLA HAYIRLI EVLÂTLAR YETİŞTİRİLMELİ
Yeni eserler ve genç nesiller, mâziden devraldığı unsurların zenginliği nisbetinde canlı, güçlü ve devamlı olur. Milletlerin bekâsı; hassas, duygulu ve seviye kazanmış bir kalbe sahip olan fedâkâr nesiller yetiştirmekle mümkündür. Çocuklarına, Çanakkale destânını ninni yapan nesil, dînine, lisânına, târihine, bayrağına, vatan ve milletine, velhâsıl bütün maddî-mânevî değerlerine sahip çıkacaktır.
Dolayısıyla genç nesillerin gönülleri; millî ve mânevî değerlerine sahip çıkacak hayırlı bir evlât olarak yetişmenin gayret ve heyecanıyla dolu olmalıdır. Şâir Mehmet Âkif, bu mes’ûliyeti ne güzel hulâsa eder:
Sahipsiz olan memleketin batması haktır,
Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır…
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hakka Adanmış Gençlik, Genç Kitaplığı
YORUMLAR