Tarihte Kâbe’ye Yapılan Saldırılar
Kâbe, zaman zaman saldırılara ve saygısız muamelelere mâruz kalmıştır. Allah’ın Kâbe’yi koruyacağı fakat kıyamete yakın mabedin tahrip edileceği hadîslerde haber veriliyor.
Âişe (r.a) şöyle anlatır:
Resûlullah (s.a.v):
“–(Gelecekte) bir ordu Kâbe’ye saldırmak üzere yola çıkar; bir çöle geldiklerinde baştan sona bütün ordu yere batırılır” buyurmuşlardı. Ben:
“–Yâ Rasûlallah, aralarında ticaret erbâbı ve onlardan olmayan kimseler de varken, nasıl hepsi birden yere batırılır?” diye sordum.
Resûlullah (s.a.v):
“–Evet, onların tamamı yere batırılır, sonra her biri âhirette niyetine göre diriltilir” buyurdular. (Buhârî, Büyû’, 49; Hac, 49; Müslim, Fiten, 4-8. Ayrıca bkz. Tirmizî, Fiten, 21/2184; Nesâî, Menâsik, 112/2877; İbn-i Mâce, Fiten, 30)
Bu hadisten anlaşıldığına göre, belâ ve musîbetler, sadece cürmü işleyen zâlimlerin değil, aynı zamanda ona meydan veren gafillerin de cezasıdır. Bunların içinde hiçbir kusuru olmayan âcizlerin bulunması tabiîdir. Günah ve kusurları olmadığı hâlde başkaları yüzünden dünyada acı çeken böyle mü’minlere Allah Teâlâ, âhirette karşılıklarını fazlasıyla verecektir.
Bir kişi Abdullah bin Mesut’u düğün yemeğine davet etmişti. Abdullah (r.a) düğün evine geldiğinde eğlence sesi işitti ve içeri girmedi. Ev sâhibi:
“‒Ne oldu, niçin girmiyorsun?” deyince İbn-i Mesut (r.a) şöyle dedi:
“‒Allah Resûlü’nün şöyle buyurduğunu işittim:
«Kim bir kavmin karaltısını artırırsa onlardandır. Kim bir kavmin yaptığı işten râzı olursa, o işi yapanlarla ortak olur.»” (İbn-i Hacer, el-Metâlibü’l-âliye, VIII, 319)
Kâbe, zaman zaman saldırılara ve saygısız muamelelere mâruz kalmıştır. Hz. Âişe’nin yeğeni olan ve Emevîlere karşı halifeliğini ilân eden Abdullah ibn-i Zübeyr, hicretin 72. yılında Harem-i Şerîf’e sığınmıştı. Emevîlerin vali ve kumandanlarından Haccâc-ı Zâlim, Mekke’yi kuşattı ve Kâbe’yi mancınıkla taşa tuttu. Abdullah ibn-i Zübeyr arkadaşlarıyla birlikte onlara karşı kahramanca savaşarak hicretin 73. yılında şehit düştü.
Kâbe’nin hürmetini ihlâl eden diğer bir hâdise, hicretin dördüncü asrında Karmatîler tarafından yapılmıştır. Arap Yarımadası’ndaki Ahsâ’da müstakil bir devlet kurmuş olan bu insafsız insanlar, 317 (929) yılında Kâbe’yi tavaf eden birçok Müslümanı kılıçtan geçirerek Hacer-i Esved’i yerinden söktüler ve alıp memleketlerine götürdüler. Yirmi yıl sonra tekrar getirip yerine koydular.
Allah Teâlâ, Kâbe’ye fillerle saldıran Ebrehe ordusunu nasıl perişan ettiyse, ileride meydana geleceği anlaşılan yukarıdaki saldırıda da Kâbe’yi koruyacağı görülmektedir. Fakat kıyamet yaklaştığı zaman bu mübarek binanın artık korunmayıp tahrip edileceği sahih hadîs-i şerîflerde haber verilmektedir. (Buhârî, Hac 47, 49; Müslim, Fiten 57-59)
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Haram’dan 111 Hatıra, Erkam Yayınları