Târık Suresi 17. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Târık Suresi 17. ayeti ne anlatıyor? Târık Suresi 17. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Târık Suresi 17. Ayetinin Arapçası:
فَمَهِّلِ الْكَافِر۪ينَ اَمْهِلْهُمْ رُوَيْدًا
Târık Suresi 17. Ayetinin Meali (Anlamı):
Onun için sen o kâfirlere biraz mühlet ver, bir süre onları kendi hallerine bırak!
Târık Suresi 17. Ayetinin Tefsiri:
Kur’ân-ı Kerîm’in verdiği bilgilerin bu kadar önemli olmasına karşın kâfirler onun nûrunu söndürmek ve tesirini engellemek için her türlü hile ve tuzak kurmakta ve değişik entrikalarla tedbirler almaktadırlar. Bu ışığı önleyebilmek ve insanları şüpheye düşürebilmek için Peygambere karşı acımasızca iftira kampanyası yürütmektedirler. Önceden de böyle olmuştur, şimdi de böyle olmaktadır. Halbuki onların hilelerine karşılık Allah da hile kurmaktadır. Allah’ın planı sayesinde onların tüm hileleri boşa çıkacak ve engellemeye çalıştıkları Kur’an’ın mesajı hızla yayılacaktır.
Şâir Sünbüllüzâde Vehbî şöyle der:
“Cümle erbâb-ı hiyel müdbir olur,
Hîlesi pek çoğa varmaz duyulur.
Yoğ iken tilki gibi hîle-güzâr,
Yine postu soyulur âhir-i kâr.”[1]
Sûrenin son kelimesi olan رُوَيْدًا (ruveydâ), az mühlet anlamındaki اَلرُّودُ (rûd) kelimesinin daha da küçültülmüşü olup “oldukça az müddet” mânasına gelir. Dolayısıyla mü’minler lehindeki ilâhî hükmün çok yakında geleceğini müjdelemektedir. Bu müjdenin gerçekleşmesi ve hakiki bayram sevinci olan âhiret mutluluğunun elde edilmesi için gereken kulluk şartlarını açıklamak üzere de Yüceler Yücesi Rabbin ismini tesbih emriyle başlayan A’lâ sûresi gelmektedir:
[1] Erbâb-ı hiyel: Hîle sahipleri, tuzak kuranlar. Müdbir: Duruma göre hareket eden. Hîle-güzâr: Hîle yapan. Âhir-i kâr: Sonunda.
Târık Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Târık Suresi 17. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR