Tasavvuf Dergisi'nde Neler Var?

İlmi ve Akademik Araştırma Dergisi TASAVVUF’un 34. sayısı çıktı. 

Tasavvuf Dergisi bu sayısıyla on beşinci yılını dolduruyor. On beş yıllık bir birikim... Bu birikim tasavvuf tarihi ve düşüncesi açısından Türkiye’de kendine bir yer edinmiş, tasavvuf araştırmalarına da ivme kazandırıyor. Bu misyonun devamı başta “Tasavvuf Anabilim Dalı” hocaları olmak üzere tüm entelektüellerin gayretlerine bağlıdır.

Dergide yayımlanan Arapça ve Osmanlıca metin neşirleri ile tasavvuf  kitapları bibliyografyasının belli bir hacme ulaşması sevindirici bir gelişme. Fakat bu hacim akademik hayat açısından yetersiz kalıyor. Özgün makalelerin yanı sıra hocaların tahkik, tercüme ve bibliyografya yazılarını kaleme almaları, özellikle yüksek lisans ve doktora talebelerinin usul öğrenmesi bakımından elzem oluyor.

Tasavvuf Dergisi'nin bu sayısında; Harun Yılmaz’ın “Meşîhatüşşüyûh’un Doğuşu ve Mısır’da İki Hankah: Sa‘îdü’s-Sü‘adâ ve Siryâkûs” başlıklı makalesinde İslam dünyasında daha önce rastlanmayan “Meşîhatüşşüyûh”un ortaya çıkışı ele alınmaktadır. Ayrıca müellif bu makamın kısa tarihi ile bu göreve getirilen isimleri incelemekte, aynı zamanda Sa‘îdü’s-sü‘adâ ve Siryâkûs hankahlarının kuruluşu hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir. 32. sayımızda yayımlanan “Saf Aşkın Üstadı: Ahmed Gazzalî ve Tasavvuf Anlayışı” başlıklı makalesinin ardından, Halil Baltacı’nın bu sayımızda “Aşkın Kazandığı Tasavvufî Muhteva: Ahmed Gazzâlî, Baklî ve Irâkî Çizgisi” makalesi; Şâziliyye tarîkatı’nın XIII. asırdan itibaren İran’da yayılması hususunda Abdulcebbar Kavak’ın “Abdüssamed Tûdâr’ın Nûru’l-Envâr’ına Göre İran’da Şâziliyye’nin İzleri”; 1875 yılında kurulan Norşin Dergâhı hakkında İbrahim Baz’ın “Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Norşin Dergâhı ve Şeyh Abdurrahman-ı Tâğî” makalelerini okuyacaksınız.

Ali Benli’nin “Meşîhat Müsteşârı Abdülkādir Râşid Efendi ve Vesîletu’l-intisâb adlı Eseri”; Mehmet Cemâl Öztürk’ün “Seyyid Yahyâ-yı Şirvânî’nin Vird-i Settâr’ı”; Turgay Şafak’ın “Muhammed b. Rıdvan er-Rûmî ve Hâfız Şîrâzî’nin Bir Beytinin Şerhi” bu sayıdaki metin neşirler.

MAKALELER

“Meşîhatüşşüyûh”un Doğuşu ve Mısır’da İki Hankah: Saîdü’s-Suadâ ve Siryâkûs - Harun YILMAZ

Aşkın Kazandığı Tasavvuft Muhteva: Ahmed Gazzâlî, Baklî ve Irâkî Çizgisi - Halil BALTACI

Abdüssamed Tûdâr’m Nûru’l-Envâr’ma Göre İranda Şâziliyye’nin İzleri - Abdulcebbar KAVAK

Osmanlı’dan Cumhuriyete Norşin Dergâhı ve Şeyh Abdurrahman-ı Tâğî - İbrahim BAZ

TERCÜME 

Malay Takımadalarında Tasavvuf Edebiyatı - Rosni bin SAMAH (trc. Uğur BORAN)

ARAŞTIRMA NOTLARI 

Son Mevlevi Şeyhlerinden Bazılarının Hazin Hikâyeleri - Mehmet DEMİRCİ

METİN NEŞRİ 

Meşihat Müsteşân Abdülkâdir Râşid Efendi ve Vesîletu’l-intisâb adlı Eseri - Ali BENLİ

SeyyidYahyâ-yı Şirvânınin Vird-iSettâr’ı - Mehmet Cemâl ÖZTÜRK

Muhammed b. Rıdvan er-Rûmî ve Hâfız Şîrâzî’nin Bir Beytinin Şerhi - Turgay ŞAFAK

KİTAP DEĞERLENDİRMELERİ

Açıklamalı Eski Harfli Türkçe Matbû

Tasavvuf Kitapları Bibliyografyası

Fahri Maden, Bektaşî Tekkelerinin Kapatılması (1826) ve Bektaşîliğin Yasaklı Yılları - Ömer DURSUN

AYRINTILI BİLGİ

Küçük Çamlıca Mah. Çilehane yolu Cad. No: 12 Üsküdar-İSTANBUL

Telefon: +90 (216) 428 39 60/+90 (555) 405 34 35

E-mail: bilgi@tasawufdergisi.net

Web sayfası: www.tasawufdergisi.net

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.