Tasavvufçular Bu Dergide Buluşuyor

16 yıl önce Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu hocanın nezaretinde yayın hayatına başlayan Tasavvuf dergisi, insanımızın kültürüne ve irfanına katkıda bulunan akademik dergilerden biri olma özelliğini taşıyor.

“İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi” serlevhasıyla okuyucularıyla buluşan Tasavvuf dergisi, altı ayda bir olmak üzere yılda iki sayı yayımlanan uluslararası, bilimsel ve hakemli bir dergi. 1999 yılında Ankara’da yayın hayatına başlayan Tasavvuf, 1999’dan 2009’a kadar 10 sene boyunca Ankara’da yayınlandı (23 sayı). Yayın hayatına 24. sayıdan sonra Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz’ın nezâretinde İstanbul’da devam etti.

Derginin ilk sayısında, modern dünyanın renkli dünyasının aslında aldatıcı ve göz boyayıcı hayat tarzından bunalan ‘insan’a bir soluklanma/kendini bulma/kendini bilme alanı açma gerekliliğinin sonucunda böyle bir çalışmanın ortaya çıktığı ifade ediliyor. Tasavvuf konusunda çalışma yapanların sayısındaki artışın ve tasavvufa olan ilginin artmasının da derginin çıkmasında etkisi oluyor.

OSMANLI'DAN GÜNÜMÜZE TASAVVUFİ DERGİLER

Osmanlı’dan günümüze tasavvufî dergilerin durumuna kısaca değinecek olursak, burada da tasavvufî dergiler açısından siyasi ve sosyal nedenlerden dolayı inkıtâya uğrayan/uğratılan bir durum ortaya çıkıyor. Osmanlı’nın son döneminde Sırât-ı Müstakîm, Sebîlü’r-Reşâd gibi siyasi içerikli, Servet-i Fünûn, Fecr-i Âtî gibi edebi dergilerin yanı sıra tasavvuf ağırlıklı olanlar da bulunuyor: Cerîde-i Sûfiyye, Muhibban, Tasavvuf, Mihrâb, Hikmet. Bu dergiler tasavvufi dergiler içerisinde adını zikredebileceğimiz son örnekler arasında sıralanıyor.

Tasavvufî muhtevaya sahip dergilerin en uzun ömürlüsünün bile 20. yüzyılın ilk çeyreğini aşmaması ve o tarihten bu yana da –akademik bağlamda– bir derginin çıkmamış olması bu alanda bir boşluk meydana getiriyor. Nitelik ve nicelik açısından oldukça zengin bir alanın âtıl kalması, yapılan çalışmaların hak ettiği şekilde duyurulamaması, en azından kendini anlatma ve ispat etme noktasında haksızlık olurdu. Bu ihtiyaca binâen, Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu, bir grup akademisyenle bir araya gelerek akademik hüviyete sahip Tasavvuf İlmî ve Akademik Araştırma Dergisi’ni yayın hayatımıza kazandırdı.

tasavvuf_dergisi_sayi_342

TASAVVUF DERGİSİNDE NELER VAR?

Tasavvufi konularda uzman akademisyenlerin neredeyse tamamının yazar kadrosunda olduğu dergide sırasıyla Prof. Dr. Mustafa Aşkar, Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu, Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz ve Prof. Dr. Necdet Tosun’un yaptığı editörlük vazifesini bugünlerde Prof. Dr. Süleyman Derin, sorumlu yazı işleri müdürlüğü vazifesini ise K. Yusuf Ünal yürütüyor. Derginin yayın kurulunda ise Prof. Dr. Ethem Cebecioğlu, Prof. Dr. H. Kâmil Yılmaz, Prof. Dr. Mustafa Kara, Prof. Dr. Mustafa Tahralı, Prof. Dr. Necdet Tosun, Prof. Dr. Sâfi Arpaguş, Yrd. Doç. Dr. Ali Namlı, Yrd. Doç. Dr. M. Nedim Tan ve Arş. Gör. Dr. Ercan Alkan bulunuyor.

Derginin genel politikası, ilahiyat fakültelerinin “tasavvuf ana bilim dalı”nda görev yapan hocaların makalelerini yayınlamak, özelde ise Osmanlıca veya Arapça tasavvufî metinlerin neşredilmesini sağlamak. Derginin bir diğer önemli boyutu ise Prof. Dr. İsmail Kara’nın başlattığı “Açıklamalı Eski Harfli Türkçe Matbû Tasavvuf Kitapları Bibliyografyası”nın tamama ermesi ve kitap olarak kamuoyuna arz edilmesi. Bu bibliyografyanın önemi, Osmanlıca matbû eser olarak yayınlanmış tüm tasavvufî eserlerin içeriğine dair bilgi veriyor olması. Tabii bunun uzun soluklu bir iş olduğunu kabul etmek gerekiyor.

ANA HEDEF: TASAVVUF LİTERATÜRÜNÜ ORTAYA ÇIKARMAK

Dergide yer verilen bir diğer alan tercüme. Tercümeler genelde İngilizce, Arapça ve Farsçadan yapılmakta. Tercümelerin özelliği ise tasavvuf literatüründe önemli bir yeri olan yazıların çevrilmesi. Dergi, Türkçe, İngilizce, Arapça, Farsça, Fransızca olmak üzere beş dilde yayın yapmakta olup, TÜBİTAK ULAKBİLİM (ulusal tarama), Sosyal Bilimler Endeksi (ASOS) ve EBSCO HOST (uluslararası tarama) indeksleri tarafından taranıyor.

Derginin ana hedeflerinden bir tanesi tasavvuf literatürünü ortaya çıkarmak. Bu anlamda tasavvufa ilgisi olan başta tasavvuf araştırmacıları ve İslâmî ilimler üzerine araştırma yapanlar olmak üzere bir okuyucu olarak tasavvufa meraklı olanlar için vazgeçilmez bir dergi olduğunu söyleyebiliriz. 29. sayıdan sonra dergide Osmanlı döneminde yayınlanmış tasavvuf alanında matbû ya da yazma eserlerin metin neşirleri yayınlanıyor. Bu tasavvufî metinler arasında İbnü’l-Arabî başta olmak üzere birçok sûfînin hususî metinlerinin neşredilmesi dergiyi vazgeçilmez kılıyor.

TASAVVUF DERGİSİ ÖZEL SAYILARI

En son 34. sayısını yayınlayan derginin daha önceki sayılarında; iki sayı (21 ve 23) “İbnü’l- Arabî Özel Sayısı”, iki sayı (14 ve 20) “Mevlâna Özel Sayısı” yapıldı. Ayrıca tasavvuf akademisyenlerinden Prof. Dr. Mustafa Tahralı (sayı 25) ve merhum Yrd. Doç. Dr. Selçuk Eraydın’a (sayı 27) armağan edilen iki sayı yayımlandı. 27. sayıyı diğer sayılardan ayıran çok özel bir yeri var: Selçuk Eraydın Albümü.

Tasavvuf alanında ilmî çalışmalar yürütenlerin ve bu alana ilgi duyanların bir haberleşme, çalışma ortamı oluşturabilmesi ümidiyle yayın hayatına devam eden Tasavvuf ilmî ve akademik araştırma dergisi, insanımızın kültür ve irfanına katkıda bulunan bilimsel dergilerden biri olarak yayınlanmaya devam ediyor.

Dergiyi kitapyurdu.com üzerinden temin edebilirsiniz. Derginin web adresi ise http://www.tasavvufdergisi.net/ .

Kaynak: Dünyabizim

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.