Tasavvufî Eğitimde Sohbet Nedir?

Tasavvufi eğitimde sohbet nedir? Sohbet; Peygamber, mürşid ve üstadla beraberlik anlamına gelir. Sohbetin eğitimdeki önemi ve tarikatlardaki yeri...

Sohbet; beraber bulunmak, arkadaş ve dost olmak anlamınadır. Peygamber, mürşid, muallim ve üstâdla fizîkî beraberlik “sohbet” kelimesiyle ifâde edilmiştir. “Îmânla Hz. Peygamber (s.a.)’i gören, onunla beraber bulunan ve bu îmânla ölen” kimselere verilen “sahâbî” adı, sohbet kökündendir. Hz. Peygamber (s.a.), ashâbını sohbetle yetiştirmiştir. Sohbette hem sözlü eğitim, irşâd ve tebliğ, hem de hâl eğitimi ve mânevî yansıma vardır. Şeyh veya görevlendireceği vekîli vâsıtasıyla ihvânın belli zaman ve mekânlarda bir araya gelmesi söz, fiil ve hâl ile etkileşimdir.

İnsanın ahlâk eğitimi ve mânevî terbiyede kâbiliyetlerini ortaya çıkaracak ve geliştirecek bir aşıya ihtiyâcı vardır. Bu aşı yetişkin, kemâl ehli kişilerle beraber bulunmaktır. Allah dostlarının lâfızları ve sözleri kadar nazarları ve hâlleri de etkilidir. Sıdk makâmına eren insanlar kâl lisânından çok hâl diliyle konuşurlar. Zâten fiilleri ve hâli etkili olmayanın söyledikleri hiç etkili olmaz. Sözün nûrânîliği, kalbin nûrânîliği kadardır.

Beşerî eğitimde en etkili yöntem, örnek olma yoluyla verilen eğitimdir. “Mümin müminin aynasıdır[1] hadîsinde ifâde edildiği şekilde kişinin güzel huylarla bezenmesi, o huylara sâhip temiz kimselerle bir arada bulunmasına bağlıdır. Nitekim Kur’an’da: “Ey îmân edenler, Allah’tan korkun ve sâdık/sâlih kimselerle beraber olun!”[2] âyeti insanların iyilerle birlikte bulunmasını emrederken: “Şeytan sana unutturursa hatırladıktan sonra zâlim kavmin yanında oturup kalma!”[3] âyeti nefsine karşı zâlim kimselerle uzun boylu sohbet ve ülfeti yasaklamaktadır.

Sohbetin bir eğitim aracı olarak kullanılması özellikle tarîkatların ortaya çıkışından sonraki döneme rastlar. Nakşbendîlik’in kurucusu Şâh-ı Nakşbend hazretlerinin: “Tarîk-ı mâ der-sohbet’est/bizim tarîkımız sohbet yoludur” sözü, bu tarîkatta “sohbet ve maıyyet” usûlünü öne çıkarmıştır.

[1].       Ebû Dâvud, Edeb, 49.

[2].       et-Tevbe, 9/119.

[3].       el-En’âm, 6/68.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

SOHBET VE ÂDÂBI

Sohbet ve Âdâbı

TASAVVUF SOHBETLERİ

Tasavvuf Sohbetleri

SOHBET KARDEŞLİĞİ

Sohbet Kardeşliği

ONUN HAYATI SOHBETTİ

Onun Hayatı Sohbetti

SUFİLERİN SOHBETLERİNDEKİ MUHABBET

Sufilerin Sohbetlerindeki Muhabbet

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.