Tasavvufla Fikreden Dergi

Türkiye’de tasavvuf alanındaki bilimsel birikimin bir ürünü olan Tasavvuf Dergisi 1999 yılından beri istikrarlı bir şekilde devam ettirdiği yayın hayatını bu ay yayınlanan 32. sayısıyla devam ettiriyor.

Tasavvuf dergisi 32. sayısı.

Ülkemizin tasavvuf alanındaki kalıcı çalışmalarından biri olan Tasavvuf Dergisi, Prof. Dr. Necdet Tosun editörlüğünde yayın hayatına devam ediyor. Tasavvuf Dergisi’nin yeni yayınlanan 32. sayısı önceki sayılarda olduğu gibi yine dolu bir içerikle hazırlanmış. Bu sayıda her biri alanı açısından ayrı bir değere ve öneme sahip 5 telif makale olmak üzere, 1 yabancı dilden tercüme makale, 1 araştırma notlarından oluşan makale, 4 metin neşri ve 5 adet hacimli kitap ve sempozyum değerlendirmesi yer almakta.

"SAF AŞKIN ÜSTADI: AHMED GAZALİ"

Derginin ilk yazısı olan Halil Baltacı’nın “Saf Aşkın Üstadı”: Ahmed Gazzalî ve Tasavvuf Anlayışı makalesi, ülkemizde Ahmet Gazzalî (veya Gazalî) hakkında bu hacimde yapılmış ilk çalışma olması bakımdan hemen dikkat çekiyor. İmam-ı Gazalî diye bilinen ağabeyi Muhammed Gazalî kadar tanınmayan Ahmed Gazalî’nin bir çok tasavvufî eser kaleme almış, cezbeli bir mutasavvıf olduğunu öğreniyoruz bu makaleyle.

2013 yılının Kasım ayında İSTAM ve Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı’nın katkılarıyla İstanbul’da geniş katılımlı Uluslararası İmam-ı Rabbani Sempozyumu düzenlenmişti. Yurt içi ve yurtdışından çok sayıda ilim adamının katıldığı ve yoğun ilgi gören sempozyum çok faydalı geçmişti. Dergide bu sempozyumla ilgili bilgileri ve sonuç bildirgesini ele alan bir makalede yer alıyor.

Daha önce yayınlanmamış yazılara yer vermesi nedeniyle dergi canlı ve aktif yayın hayatını sürdürüyor. Bu yönüyle araştırmacılar için kaynak eser olma özelliğini geliştirerek devam ettiriyor diyebiliriz.

İletişim Adresi: (İSTAM) Küçük Çamlıca Mah. Çilehane Yolu Cad. No: 12 Üsküdar Ğ İstanbul. Tel: 0212 428 3960

Kaynak: Altınoluk/Mayıs-2014

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.