Tasavvufta İtaat, Hizmet ve Nasîhat

Kıssâlar

Şeytan Allah’ın huzurundan neden kovuldu? Tasavvufta itaat, hizmet ve nasihat ne demektir? Tasavvuf yolunun düsturları.

Dâvud-i Tâî’nin sohbetine devam eden sâlih bir zât Mâruf-i Kerhî’ye:

“–Sakın amel işlemeyi terk etme! Zîrâ amel, seni Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına yaklaştırır.” dedi.

Mâruf sordu:

“–Amel ile neyi kastediyorsun?”

O zât buyurdu ki:

“–Her hâlükârda Rabbine itaat hâlinde olmayı; Müslümanlara hizmet ve nasihatte bulunmayı...”

SÖZÜN ÖZÜ

İtaat ve teslîmiyet ile yapılan az bir ibâdet, itaatsiz ve teslîmiyetsiz yapılan dağlar kadar ibâdetten Hak katında daha hayırlıdır. Zîrâ kulluk, itaat ve teslîmiyetle başlar. Nitekim şeytan yüce dergâhtan ibâdet eksikliği dolayısıyla değil, itaat ve teslîmiyet noksanlığından ötürü kovulmadı mı?

Hizmet ise, bütün peygamberlerin ve evliyâullâhın sarıldıkları öyle bir fazîlettir ki, o büyük şahsiyetler, hastalık hâllerinde, hattâ ölüm döşeklerinde dahî hizmeti elden bırakmamışlardır. Bu durum, hizmete nasıl sarılmak gerektiğini ifâde husûsunda ehl-i irfân için kâfî bir misâldir. Kısaca hizmet, merhametli ve cömert gönüllerin şiârıdır.

Olgun mü’min, hizmet ehlidir ve fânî varlığından sıyrılmış bir hâlde kendisini hizmet kervânının en gerisinde kabul eden bir gönül neferidir. O, dertlilerin ve hastaların yanında, mâtemlilerin civârında, ümitsizlerin başucunda, muzdarip ve yalnız kalmışların dostluğundadır.

Nasîhatte bulunmaya gelince, bu ancak ehline âit bir keyfiyettir. Zîrâ yapılan tavsiye, yaşandığı nisbette tesir eder. Bu sebepten herkesin nasîhatte bulunması doğru değildir. Buna liyâkatli olanların, yâni bu hususta nebevî üslûp ve ahlâka bürünmüş kimselerin nasîhat etmeye salâhiyetleri vardır. Bununla birlikte bu salâhiyete nâil olduğu hâlde bundan kaçınmanın mes’ûliyet ve hesâbı büyük olur. Çünkü hadîs-i şerîfte:

“Dîn nasîhattir.” buyrulmuştur. (Buhârî, Îmân, 42)

Bunun içindir ki, nasîhati terk etmek, Asr sûresinde bir hüsrân sebebi olarak beyân edilmektedir. Tabî ki, nasîhat dinlememek de bu mânânın içerisindedir. Yâni bir hüsran sebebidir.

TASAVVUF YOLUNUN VAZGEÇİLMEZ DÜSTURLARI

Hâsılı Hak yolunun sâlikleri itaat, hizmet ve nasîhati kendilerine vazgeçilmez bir düstûr edinmeli ve bu ebedî saâdet vâsıtalarıyla Hakk’ın rızâsını tahsîle gayret göstermelidir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, İmandan İhsana Tasavvuf, Erkam Yayınları