Tasavvufta Telvin Ne Demek?

Tasavvuf

Tasavvufta telvin ne demek? Bâzı şeyhlerin “nâkıslık” olarak yorumladığı bu konuda Muhyid-din İbn Arabî hazretlerinin düşünceleri neler? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Telvîn boyama ve renklilik demektir. Temkînin mukâbili olarak kullanılır ve istikâmet yolunu araştırma makâmıdır. Kul yolda olduğu sürece bir hâlden diğerine geçtiğinden temkîn ehli değil, telvîn ehli sayılır. Hakk’a vuslat gerçekleşince telvînin yerini temkîn alır. Tasavvufta genelde telvîn bu anlamda anlaşıldığı hâlde, İbn Arabî telvîni en yukarı makâm olarak görmektedir. Onun bu mânâda anladığı telvîni, bir önceki telvînden farklı değerlendirmek gerekir. Nitekim İbn Arabî’ye göre telvîn içindeki kulun hâli, Allah Teâlâ’nın: “O her ân yeni bir işte, yeni bir tecellî ve yaratma hâlindedir[1] âyetinde belirtilen değişik tecellîlere mazhar olma hâline benzer.

İbn Arabî’ye göre temkîn, telvînde temkîn; yâni telvîne iyice yerleşmektir. Telvîn kavramına yüklenen anlamlar farklı olduğu için İbn Arabî ile diğer mutasavvıfların bu konudaki değerlendirmeleri de farklıdır. Yaygın olan kanâat, temkînin telvînden önde olduğudur. Ancak bu anlayış telvîne yüklenen değişkenlik anlamına göredir. Ama telvîn tecellîlerin değişik boyutlarını idrak mânâsında anlaşılınca, tecellî ve mazhariyet gibi anlamlar kazanır ve temkînin önüne geçer.

Dipnotlar:

[1]. er-Rahmân, 55/29.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları