Tasavvufun Muhtevâ Açısından Mertebeleri Var mıdır? Varsa Nelerdir?

Tasavvufun muhteva açısından mertebeleri var mıdır? Varsa nelerdir?

Tasavvufun tahalluk ve tahakkuk olmak üzere iki boyutundan bahsetmiştik. Tasavvufî hayât; tarîkat, mânevî makâmlar, seyr u sülûk ve âdâb gibi konuları kapsar. Tahakkuk ise tasavvufun mârifet, işâret ve bilgi boyutudur. Bu da insanın mânevî eğitim sâyesinde ahlâk ve takvâ açısından yükselişi ve Allah’a yaklaşması sonucu kâinâttaki bâzı ilâhî sırlara âid elde ettiği bilgilerdir. Nitekim Kur’an’daki: “Allah’tan korkun, O size öğretir[1] âyeti takvânın birtakım mânevî bilgilere erme vesîlesi olduğuna işâret etmektedir.

Bir kudsî hadîsteki: “…Kulum Bana nâfilelerle yaklaşmaya devam eder. Ben kulumu severim. Ben kulumu sevince de onun gören gözü, tutan eli, yürüyen ayağı olurum[2] ibâreleri, kulluk ve nâfile ibâdet ile insanın kâinâttaki ilâhî kudretin etkisini anlamaya başlayacağını anlatmaktadır.

Aslında Ehl-i sünnet inancına göre bütün insanların fiillerinin gerçek mutasarrıf ve hâlikı Allah’tır. Ancak insanlar gözlerindeki dünyâ ve mâsivâ perdesi sebebiyle bunu görememektedir. Bir başka ifâde ile herkesin gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı Allah’tır. Çünkü bütün fiillerde yaratıcı O’dur. İnsanlar bu gerçeği, nâfile ibâdetlerle Hakk’ın sevgilisi olacak konuma geldikleri zaman fark edebilirler. Kur’an’da Allah’ın, kulların fiillerini kendine izâfe etmesi bundandır. Nitekim: “Onları siz öldürmediniz, Allah öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı[3] buyrulur. “Bildikleriyle amel edene Allah bilmediklerini öğretir[4] hadîsinde de aynı konuya işâret edilmektedir.

Tasavvufun bu iki özeliği, tasavvufî hayât ve tasavvufî düşünce olmak üzere iki mertebenin meydana gelmesini sağlamıştır. Bunların ikisi de birbirine bağlı olmakla birlikte, aslolan ve kulluğa yardımcı olan tasavvufî hayâttır.

[1].     el-Bakara, 2/282.

[2].     Buhârî, Rikak, 38.

[3].     el-Enfâl, 8/17.

[4].     Ebû Nuaym Isfahânî, Hilyetü’l-evliyâ ve tabakâtü’l-asfiyâ, Beyrût 1967, X, 15.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları

İslam ve İhsan

NEFSİN MERTEBELERİ

Nefsin Mertebeleri

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.