Tasavvuf'un Târifleri
Muhterem Osman Nûri Topbaş Hocaefendi'nin kaleminden tasavvuf târifleri: "Tasavvuf, Allah Teâlâ ile ünsiyet kurma sanatıdır. İnsan, sevdiğine, sevgisi kadar fedakârlıkta bulunur."
Yaşandıkça idrâk edilebilen tasavvufun, kelimelerin mahdut imkânlarıyla kâmil mânâda îzah edilmesi imkânsızdır. Nitekim Allah dostları da, her kesitinden muhtelif renkte ışıklar yansıyan o tasavvuf kristalinin kendilerine bakan vechesinde müşâhede ettiklerini nazar-ı îtibâra alarak, pek çok tasavvuf târifi yapmışlardır. Bu sebeple tasavvufun, bu târiflerin bütünü olduğunu söylemek daha doğru olur.
10 MADDEDE 'TASAVVUF'
TASAVVUF: Kötü huyları terk etmek ve güzel ahlâkı benimsemektir.
TASAVVUF: Nefs tezkiyesi ve kalp tasfiyesidir. İnsan fıtratında var olan kötülük meyillerini (fücûr) kontrol altına alıp “takvâ” tohumlarını yeşertebilmek için girilen mânevî bir terbiye ve mukaddes bir eğitimdir.
TASAVVUF: “Takvâ”ya erebilme sanatıdır.
TASAVVUF: İstikâmet üzere yaşayabilme dirâyetidir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir. Kitap ve Sünnet’in rûhâniyeti içinde yaşamanın, kalpte en
büyük lezzet hâline gelmesidir.
TASAVVUF: Rızâ ve teslîmiyettir. Hayatın med-cezirlerine takılmama, değişen şartlar karşısında gönül muvâzenesini/dengesini koruma, şikâyeti unutup dâimâ Allâh’ın takdîrinden râzı olma olgunluğudur.
TASAVVUF: Muhabbetullah ve mârifetullâh’a ulaşarak Allâh’a sâlih bir kul olabilme mahâretidir.
TASAVVUF: Maddî-mânevî bakımdan kendini ikmâl etmiş olan mü’minlerin, diğergâm bir gönülle mahlûkâta yönelerek onların noksanlıklarını telâfîye çalışma mes’ûliyetidir. Yaratan’dan ötürü yaratılanlara şefkat, merhamet, muhabbet ve hizmetin, tabiat-ı asliye hâline gelmesidir.
TASAVVUF: Kulu hakîkî muhabbet ve dostlukla Allâh’a vâsıl eden mukaddes bir yolculuktur.
TASAVVUF: Esas hayatın âhiret hayatı olduğu idrâkine ererek dünyanın gelgeç nefsânî arzularına gönül bağlamaktan kurtulmaktır.
TASAVVUF: Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in mübârek hayatıyla zâhiren ve bâtınen bütünleşerek, engin bir muhabbetle kaynaşmaktır. Tasavvuf, Rasûlullah -sallâllahu aleyhi ve sellem-’in zâhirî-bâtınî tecellîleri, yani “hâl”idir. Onun içindir ki tasavvuf, Hazret-i Peygamber -sallâllahu aleyhi ve sellem-’in rûhâniyetinden hisse alabilme gayretinden ibârettir.
Hâsılı, bizim ifâde etmeye çalıştığımız tasavvuf, Allah Rasûlü -sallâllahu aleyhi ve sellem-’in ve ashâb-ı kirâmın vecd içinde yaşadığı “takvâ hayatı”dır. Bunların dışında kalan, özünü ve ölçüsünü Kur’ân ve Sünnet’ten almayan her şey -ne kadar tasavvufa izâfe edilirse edilsin- bâtıldır.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Altın Silsile, Altınoluk Kitaplığı, Erkam Yayınları.
YORUMLAR
Allah razı olsun hocam...