Tavafın Sünnetleri Nelerdir?

Tavafın sünnetleri nelerdir?

Tavafın sünnetleri:

1. Tavafa Başlarken Hacer-i Esved veya Hizasına “Rükn-i Yemânî” Tarafından Gelmek ve Hacer-i Esved'in Hizasında Tavafa Başlamak

2. Tavafın Başlangıcında ve Her Şavtın Sonunda Hacer-i Evsedi istilam Etmek

Tavaf edecek kimse tavafa başlarken Hacer-i Esved hi­zasına gelince durmaksızın “bismillahî Allahü ekber” diye­rek Hacer-i Esved'i “istilam” eder. Bunu tavafın her şavtında tekrarlar.

Kalabalık değilse ve kimseye eziyet vermeyecekse Hacer-i Esved'i öper.[1] Hz. Ömer (r.a) Hacer-i Esved'i öpmüş ve; “çok iyi biliyorum ki sen faydası da zararı da olmayan bir taş parçasısın. Eğer Rasulüllah (s.a.s.)'in öptüğünü görmeseydin seni öpmezdim” demiştir.[2] Kalabalık varsa Hacer-i Esved-i öpmez. Hacer-i Esved'i öpmek müstehap, insanları itip kakmak ve onlara eziyet vermek ise günahtır. Müstehap bir fiil îfa etmek için günah işlenmez.

Her şavtın başında, “Allah'ım! Sana iman ederek, Kitabını tasdik ederek, Sana verdiğim sözü yerine getirerek Peygamberin Muhammed (s.a.s.) in sünnetine uyarak Beytini tavaf ediyorum” der.

Tavafın her şavtında “Rükn-i Yemânî” de istilam edilir, ancak öpülmez. Konuyla ilgili olarak sahebeden Abdullah b. Ömer (r.a), “Resulullah (s.a.s.) tavafın her şavtında Rükn-i Yemani ile Hacer-i Esved'i istilam etmeden geçmezdi” demiştir.[3]

Hacer-i Esved'i istilam, sünnet, Rüknü Yemânî'yi isti­lam ise müstehaptır. Diğer köşeler istilam edilmez.[4]

3. Remel Yapmak

“Remel”, koşmaksızın çalımlı ve süratli bir şekilde yü­rümektir.

Sonunda sa'y yapılacak tavafların ilk üç şavtında erkek­lerin remel yapmaları sünnettir. “Metaf”ta izdiham varsa “remel” yapılmaz. Çünkü kalabalıkta remel yapmak müm­kün olmaz. Remel yapacağım diye insanlara eziyet vermek kesinlikle doğru değildir. Remel esnasında şu duanın okun­ması müstehaptır:

“Allah'ım! Haccımı mebrur, zenbimi mağfur, sa'yimi meş­kur eyle.”

4. Iztıba Yapmak

“Iztıba ”, omuzlara alınan “rida”nın bir ucunu sağ kol­tuk altından geçirip sol omuz üzerine atıp sağ omuzu ve sağ kolu açık bırakmak demektir.

Erkeklerin kendisinden sonra sa'y yapılacak tavaflarda ıztıba yapmaları sünnettir. Ardından sa'y yapılmayan tavaf­larda ıztıba yapılmaz.

Tavaf sona erince ıztıba da sona ereceğinden tavaf na­mazı kılınırken açıkta bırakılan omuz örtülür. Çünkü tavaf namazını omuz ve kol açık iken kılmak mekruhtur.

Peygamber efendimiz, ile ashabı Hudeybiye antlaşma­sının yapıldığı senede ifa edemedikleri umreyi ertesi sene kaza etmek üzere Mekke-i Mükerreme'ye girmelerinin arefesinde müşrikler, müslümanları kastederek “Sıtmanın bit­kin düşürdüğü bir topluluk yarın Mekke'ye gelecek” diye dedikoduya başlamışlardı. Peygamber efendimiz de, kendi­sinin ve ashabının bitkin düşmediklerini, aksine güçlü ol­duklarını onlara göstermek maksadıyla Kâ'be'yi tavaf eder­ken remel ve ıztıba yapmış, ashabının da böyle yapmalarını emretmiştir.

Abdullah b. Abbas (r.a), “Resulüllah (s.a.s.) ve asha­bı, C'irâne'de umre için ihrama girdiler. Kâ'be'yi tavaf eder­ken remel yaptılar ve ridalarını sağ koltuklarının altına alıp ucunu da sol omuzlarının üzerine atarak ıztıba yaptılar” demiştir.[5]

Bu sünneti yerine getirmek için, erkekler, başkalarına eziyet vermeden ve kendileri de eziyet görmeden mümkün olduğu kadar Kâ'be'ye yaklaşarak tavaflarını yaparlar.

Kadınlar, mümkün olduğu kadar tenha yerden tavaf et­meye çalışmalıdırlar.

5. Müvâlât

Tavafın şavtlarını, ara vermeden peş peşe yapmak sün­nettir. Bir kimsenin tavaf esnasında abdesti bozulsa veya kendisinde guslü gerektiren bir hal vuku bulsa abdestini ta­zeler veya boy abdesti alır, tavafına kaldığı yerden devam edebilir. Ancak tavafı bütünüyle yeniden yapması daha fa­ziletlidir. Tavaf tamamlanmadan ezan okunursa, tavafa ara verip namazı kıldıktan sonra tavafa kaldığı yerden devam edebilir.

Cenaze namazı veya nafile bir namaz kılmak için tavafa ara vermek mekruhtur.

Malikî ve Hanbelî mezheplerine göre tavafın şavtlarını peş peşe yapmak vacip, Şâfiî mezhebine göre sünnettir. Tavafa ara veren kimsenin bu tavafı yeniden yapması gerekir. Bu itibarla tavafın şavtlarını ara vermeden yapmaya özen gösterilmelidir. [6]

6. Duâ Etmek

Tavaf esnasında istenilen dua yapılabileceği gibi Kur'an-ı Kerim de okunabilir. Ancak Peygamber efendi­mizin okumuş olduğu duaları[7] okumak daha fazîletlidir. Buna göre;

Her şavtın başlangıcında; “Sübhannahi velhamdülillahi vela ilahe illallahü vallahü vekber, vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim. Allahümme imanen bike ve’tastigan bikitabike ve’fa’en biahdike vettibaen li-sünneti nebiyyike ve habibike Muhammed’in (sav).”

“Allah'ı noksan sıfatlardan tenzih ederim. Her türlü övgü Allah'a mahsustur. Allah'tan başka ilah yoktur. Allah en büyük­tür. Kuvvet ve kudret ancak yüce ve azametli Allah sayesinde vardır. Allah'ım! Sana iman ederek, Kitabını tasdik ederek, Sana verdiğim söze bağlı kalarak, Peygamberin Muhammed (s.a.s.)'ın sünnetine uyarak tavaf ediyorum”

Kâbe'nin kapısının önünde veya hizasında; “Allahümme inne hazel beyte beytüke ve’l harame haramüke ve’l emne emnüke ve haza makamü’l a’zi bike minennari”

“Allah'ım! Bu ev senin evindir, bu harem senin haremindir, güvenlik senin güvenliğindir, burası, cehennem ateşinden sana sığınların makamıdır”

Rükn-i Yemanî ile Hacer-i Esved arasında; “Rabbenâ âtinâ fid'dünyâ hasenetenve fil'âhireti haseneten ve gınâ azâbennâr.”

“Rabbimiz! Dünyada bize bir iyik ver, âhirette de bir iyilik ver ve bizi cehennem azabından koru” dualarının okunması müstehaptır.

Tavaf eden kimse, ibadet halinde bulunduğunun bilin­cinde olmalı, huşua aykırı davranışlardan kaçınmalıdır.[8]

7. Tavaftan Sonra Zemzem İçmek

Zemzem içerken e'ûzü besmele çekilir ve “Allahümme inni es'elüke ılmen nefian ve rizgan vesian ve şifeen min külli dein vesegamin”

“Allah'ım! Senden yararlı ilim, bol rızık, her türlü dert ve hastalıktan şifa istiyorum”[9] diye dua edilir.

Mümkün olursa zemzem ile abdest alınır, ancak zem­zem istincada ve necasetlerin temizlenmesinde kullanılmaz.

Peygamberimiz (s.a.s.), “Zemzem hangi maksatla içilirse o maksat içindir” buyurmuştur.[10]

8. Vücutta, Elbisede ve Metafta Necaset Bulunmaması

Tavaf eden kimsenin bedeninde, giysilerinde veya metafta pislik bulunmaması sünnet,[11] diğer mezheplere göre şarttır.[12]

Buna göre bir kimse elbise veya bedeninde necaset var­ken tavaf etse Hanefî mezhebine göre tavaf geçerli olur an­cak bu kimse mekruh işlemiş olur. Diğer mezheplere göre bu tavaf geçerli olmaz, yeniden yapılması gerekir.

Dipnotlar:

[1] İbn Mace, Menasik, 27. II, 981-982. Tirmizî, Hac, 37. III; 215

[2] Buhârî, Hac, 50. II, 160. Ebû Dâvud, Menasik, 47, II, 439.

[3] Ebu Davud, Menasik, 48, II, 440-441

[4] Tirmizî, Hac, 35. III, 213.

[5] Ebu Davud, Menasik, 50, II, 444. Kinânî, II, 801-808.

[6] Kinânî, II, 791-793. Nevevî, el-İzâh, s. 242.

[7] Peygamberimiz (s.a.s.) tavaf ederken  “Allahümme inni es’eliükel’ afve vel afiyeteh,fiddünya vel’ ahireh. Rabbena atina fiddünya heseneten ve fil’ahireti haseneten ve kına azabennar!” dua etmeyi ve “Sübhanallahi velhamdülillahi vela ilahe illallahu Allahu ekber vela havle kuvvete illa bilahi alüyyülazim” tesbihatını okumayı tavsiye etmiştir. (İbn Mâce, Menasik, 32. II, 985-986.)

[8] Kinânî, s.177, 180.

[9] Tirmizî, Hac, 33. III, 211.

[10] İbn Mâce, Menâsik, 78. II, 1018.

[11] Abdülğanî el-Mekkî, 167; Nevevî, el-İzâh, s. 211-212; Kâsânî, II, 129.

[12] İbn Kudâme, IV, 626. Bu mezheplerin delilleri; “Beyti tavaf etmek de namaz (kılmak) gibidir. Dolayısıyla tavaf ederken fazla konuşmayın” anlamındaki hadistir. (Nesaî, Menasik, 136, V, 222)

Kaynak: Diyanet Hac İlmihali

İslam ve İhsan

TAVAF NEDİR, NASIL YAPILIR?

Tavaf Nedir, Nasıl Yapılır?

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.