Tayland'da Müslümanlar 'ikna Kampları'nda

Tayland ordusunun, Müslümanların çoğunlukta olduğu Malezya sınırındaki güney bölgesinde kurulan kamplarda, katılımın zorunlu olduğu 'yeniden eğitim' kursları vereceği belirtildi.

Tayland ordusunun, Müslümanların çoğunlukta olduğu Malezya sınırındaki güney bölgesinde kurulan kamplarda, katılımın zorunlu olduğu 'yeniden eğitim' kursları vereceği belirtildi.

The Nation gazetesinin haberine göre, Tayland Genelkurmay Başkanı Theerachai Nakwanich ülke çapında ve özellikle de sınır bölgeleri Yala ve Patani'deki kamplarda "yeniden eğitim" kursları verileceğini açıkladı.

"Yedi günlük yoğun kurs taslağı tamamlandı" diyen Nakwanich, eğitimlere katılımın zorunlu olacağını ifade etti.

İkna kamplarında zorla tutulan bölge halkı ise eğitimlerde sürekli olarak işkenceye maruz kaldıklarını açıkladı. Verilen sözde eğitimin ardından serbest bırakılan insanların beyanlarına, Çapraz Kültür Vakfı isimli sivil toplum kuruluşunun raporunda yer verildi.

BAŞÖRTÜSÜ YASAĞIYLA GÜNDEME GELDİ

Tayland askeri yönetimi daha önce de başörtüsü yasağıyla gündeme gelmiş, Bangkok'un Nong Çok bölgesindeki Vat Nong Çok okulu yöneticileri, 17 Müslüman öğrencinin başörtüsüyle eğitimlerine devam etme talebini reddetmişti.

Okul müdürü Prapon Leesin, Budist tapınaklarının bulunduğu bölgede yer alan okullarda bu tip bir yasağın Eğitim Bakanlığı yönetmeliğine göre uygulandığını iddia etmiş, Bakanlığın Din İşleri Daire Başkanı Sod Daengkiat ise böyle bir yönetmeliğin olmadığını açıklamıştı.

Geçen yüzyılın başlarında Tayland'a bağlanmadan önce bağımsız bir sultanlık olarak yaşayan Müslümanlar, Bangkok hükümetini ayrımcılıkla suçluyor. Tayland'ın güneyinde nüfusun yüzde 80'ini Müslümanların oluşturduğu Patani, Yala ve Narativat eyaletlerinde 2004'te Müslüman grupların özerklik için başlattığı isyan, 6 binden fazla kişinin ölümüne, yaklaşık 10 bin kişinin yaralanmasına neden olmuştu.

Kaynak: AA

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.