Taziye Yemeğinin Dinde Yeri Yok

Anadolu’da taziye yemeği verme geleneğinin mağduriyetlere yol açması nedeniyle kaymakamlık ve müftülükler, taziye yemeği uygulamasının sonlandırılması için çalışma başlattı.

Anadolu’da uzun yıllardır devam ettirilen ve artık mağduriyetlere neden olan “taziye yemeği geleneği” sona eriyor.

Anadolu’nun güney illerinde yakınlarını kaybedenler, 3 gün boyunca başsağlığı dileklerini kabul ettiği taziye evlerinde, yüzlerce misafire iki öğün yemek veriyor.

Bu uygulamanın bazı aileler için mağduriyete dönüşmesi üzerine kaymakamlık ve müftülükler geleneğe son verilmesi için çalışma başlattı.Bazı ailelerin misafirlerine 3 gün boyunca iki öğün taziye yemeği vermek için kredi çekmesi, borçlanması, inek ya da traktörünü satmasının öğrenilmesi sonucu sorunun çözümü konusunda esnaf, imam, öğretmen ve muhtardan oluşan heyet oluşturuldu, fetvalar verildi, açıklamalar yapıldı.

Bazı illerde bu mağduriyetin önüne geçilirken, geleneğin devam ettiği illerde çalışma sürüyor.

HANİ KAYMAKAMLIĞI HEYET OLUŞTURDU

Diyarbakır Hani Kaymakamı Turan Soğukoluk, vatandaşlarla yaptıkları görüşmeler sonucu taziye yemeği geleneğine son verilmesi kararı aldıklarını söyledi.

Son dönemde yaşanan mağduriyetlerin iletilmesi üzerine harekete geçtiklerini ifade eden Soğukoluk, “İlçemizde üzücü hikayeler var. Bununla ilgili bankadan kredi çekmiş, ödeyememiş veya bir iki ineğini ve traktörünü satmak zorunda kalan insanlarımız oldu. Gençler geldi ve ‘Siz de destek verin, taziye yemeklerini sonlandıralım.’ dedi. Bunun üzerine geniş katılımlı bir istişare toplantısı düzenledik.” diye konuştu.

“BÜTÜN VATANDAŞLARIMIZ TARAFINDAN BU KONU SAHİPLENDİ”

Esnaftan vatandaşa, okul müdüründen imama tüm kesimlerle bir araya geldiklerini dile getiren Soğukoluk, şöyle konuştu:

“Toplantıda taziye evlerinde yemek verilmemesi gerektiğine karar verdik. Vatandaşımız yakını vefat ettiğinde, acısını yaşayamamakta, yemek verme arayışına girmekte. Bu bölgede taziyeler 3 gün sürüyor. Hem öğle hem akşam yemekleri verilmekte. Bir kişiye ortalama maliyet 25 bin lira. Kararın takibi ve iletilmesi için heyet oluşturduk. Heyeti İlçe Müftülüğümüz koordine edecek. Esnaf, imam, öğretmen ve muhtarlardan oluşuyor. Heyet yakınını kaybeden aileye giderek, hem başsağlığı diliyor hem de kararı iletiyor. Bütün vatandaşlarımız tarafından bu konu sahiplendi. İlçemizin farklı noktalarına ve taziye evlerine pankartlarımızı astık. Vatandaşımız kararı memnuniyetle karşıladı.”

Taziyede yemek verme uygulamasının ilçede sona erdiğini, bunun il geneline de yayılmasını temenni ettiklerini aktardı.

CAMİLERDE HUTBE OKUTULDU

Diyarbakır İl Müftü Vekili Nihat Koç, taziye evlerinde verilen yemeklerin vatandaşa yük olmaya başlaması nedeniyle cami müştemilatında bulunan taziye evlerine yemek verilmemesi için yazı gönderdiklerini, din görevlilerini bu konuda bilgilendirdiklerini belirtti.

Taziye evlerinde yemek verilmesinin İslam geleneğine uymadığına işaret eden Koç, kent genelindeki camilerde hutbe vererek vatandaşı bilgilendirdiklerini söyledi.

“Evlerine bir ateş düşmüştür ve canları yanmaktadır. Canları yanan insanları bir de yemek zahmetiyle ve külfetiyle yoramayız. Taziye sahipleri yemekle uğraşırlarsa dertlerine dert, acılarına acı katmış oluruz.” ifadelerini kullanan Koç, bu yanlış uygulamadan vazgeçilmesi gerektiğini aktardı.

İMKANI OLMAYANLAR FAİZLE KREDİ ÇEKİYOR

Koç, şunları kaydetti:

“İmkanı olmayan vatandaşlarımız bankadan faizle kredi çekiyor. Bu asla kabul edilemez. Vatandaşımız taziyesine gelenlere yemek vereceğim diyerek faizle kredi çekemez. Cenaze olduğu zaman, komşu, eş, dost ve durumu iyi olan kişilerin cenaze sahibini gözetmesi gerekiyor. Onlar yemek yapıp, cenaze evine götürürler. Cenazede yemek vermek zorunluluk, mecburiyet değildir. Bu yanlıştan acilen dönülmesi gerekiyor.”

Merkez Mahallesi Muhtarı Abdurrahman Evran, vatandaşların Kaymakamlıkça alınan karardan memnun olduğunu anlatarak, mağduriyetin önüne geçildiğini belirtti.

Vatandaşlardan Maruf Narin, taziye yemeği nedeniyle borca girenlerden etkilendiklerini, uygulamanın sona ermesi için de girişimde bulunduklarını söyledi.

“İlçede kanayan bir yara haline gelmişti. Temennimiz bu uygulamanın tüm bölgeye emsal teşkil etmesi.” diyen Narin, bunun bölgenin sorunu olduğunu vurguladı.

“YAS BİZE 20 BİN LİRAYA MAL OLDU”

Süleyman Özlü, annesinin 2011 yılında hayatını kaybettiğini, taziye yemeği için borçlandığını söyledi.

Özlü, “Yas bize 20 bin liraya mal oldu. Akrabalarımın yardımıyla o borcu kapatmak için bir yıl uğraştım. İlçemizde böyle bir karar alındı. Keşke o zamanda böyle bir karar olsaydı. Ben de bu kadar sıkıntı çekmezdim. Bundan sonra inşallah kimse böyle bir sıkıntı yaşamaz, rahat bir şekilde taziyesini yapar. Bu kararı alanlara teşekkür ediyorum.” şeklinde konuştu.

BATMAN

İl Müftüsü Turgut Erhan, acılı ailelerin taziye yemeği vermesinin büyük sıkıntıya neden olduğunu anlatarak, sivil toplum kuruluşları ve kanaat önderleri ile bir araya gelerek bunun uygun olmadığına, uygun olanın taziye sahibine yemek verilmesi olduğuna karar verdiklerini dile getirdi.

Bu karara ilde yüzde 80 uyulduğuru ifade eden Erhan, büyük sıkıntı yaşayan vatandaşların kararın ardından kendilerine memnuniyetlerini belirttiğini aktardı.

ŞIRNAK

Şırnak Müftüsü Ramazan Tolan da taziye evlerinde yemek verilmesinin dinde yeri olmadığını, zamanla altından kalkılmaz bir hal aldığını aktardı.

Taziyenin ardından acılı ailenin binlerce lira ödeme yapmak zorunda kaldığını dile getiren Tolan, “Şahit oldum, çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamak için başka bölgelere çalışmaya giden vatandaş oldu. Dönünce annesi vefat ediyor. Çocukları için kazandığı paranın hepsini annesi için kurulan taziyede yemeğe vermişti. Kimi borca giriyor kimi de elindekileri satmak zorunda kalıyor.”

Dine uymanın önemine işaret eden Tolan, maddi durumu iyi olan vatandaşların ilk olarak taziye yemeğini terk etmesinin maddi imkanı olmayanları da rahatlatacağını aktardı.

Tolan, insanları boş masraf ve zarardan kurtarmak gerektiğine dikkati çekerek, “Taziye evlerinde verilen yemekleri birbirimizden utanmadan, çekinmeden kaldırmamız lazım.” ifadesini kullandı.

Vatandaşlardan Mehmet Şirin Konuk, misafirlerine mahcup olmak istemeyen vatandaşların büyük sıkıntıya girdiğini kaydetti.

Konuk, “Acil bir durum olduğunda zaten insanlarımız misafirperver. Fakat bunun adet haline gelmesi doğru değildir.” diye konuştu.

Veysel Teymur, bölgede taziye evlerinde yemek verilmesinin bir ön önce sonlanmasını talep ettiklerini belirtti.

Kaynak: AA

YAKINLARIN CENAZE EVİNE YEMEK GÖNDERMESİ SÜNNETTİR

Ölünün akrabaları ve komşularının cenaze evine yemek yapıp götürmesi müstehaptır. Çünkü rivayet edildiğine göre,

Cafer b. Ebu Talib -radıyallahu anh- şehit olunca Hz. Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:

“Cafer’in ailesine yemek yapıp götürün. Çünkü başlarına kendilerini meşgul edecek bir musibet gelmiştir.” (Ebu Davud, Cenaiz, 25-26)

Komşular, yaptıkları yemekleri ölü ailesine yardımda bulunmak ve kalplerini kazanmak için gönderirler. Çünkü cenaze sahipleri musibetle, gelen gidenlerle meşguliyet sebebiyle yemek yapamamış olabilirler.

Bunun aksine ölü evinin gelen gidenlere yemek hazırlaması mekruhtur, bidattır, aslı esası yoktur.

İslam ve İhsan

TAZİYE MESAJI ÖRNEĞİ

Taziye Mesajı Örneği

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.