Tebbet Suresi 3. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri
Tebbet Suresi 3. ayeti ne anlatıyor? Tebbet Suresi 3. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...
Tebbet Suresi 3. Ayetinin Arapçası:
سَيَصْلٰى نَارًا ذَاتَ لَهَبٍۚ
Tebbet Suresi 3. Ayetinin Meali (Anlamı):
Yakında o, yanıp kavrulmak üzere alevli bir ateşe girecek.
Tebbet Suresi 3. Ayetinin Tefsiri:
Ebu
Leheb, Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in amcasıdır. Buna rağmen Efendimiz’e
inanmadığı gibi, karısıyla birlikte ona çok büyük düşmanlıklar yapmıştır. Şu rivayetler,
bu düşmanlığın şiddetini ve ulaştığı korkunç seviyeyi göstermeye yeter.
Târık
b. Abdullâh el-Muhâribî, bir müşâhedesini şöyle anlatır:
Resûlullah
(s.a.s.)’i Zülmecaz Panayırı’nda görmüştüm:
“–Ey insanlar! Lâ ilâhe illallah
deyin de kurtulun!” diye yüksek sesle hitâb ediyordu. Bir adam da elindeki taşla O’nu
tâkip ediyor ve:
“–Ey
insanlar! Sakın ona inanmayın, itaat etmeyin. Çünkü o yalancıdır!” diyerek
bağırıyordu. Attığı taşlarla Efendimiz’in ayak bileklerini kanatmıştı.
Oradakilere:
“–Kimdir
bu zât?” diye sordum.
“–Bu,
Abdülmuttaliboğulları’ndan bir gençtir” dediler.
“–Ya
onun ardına düşüp taş atan kimdir?” diye sordum.
“–O
da amcası Ebû Leheb’dir” dediler. (Darekutnî, Sünen, III, 44-45)
Mekke’de
Resûlullah (s.a.s.)’in evi, iki ebediyet fukarâsı Ebû Leheb ile Ukbe b. Ebî
Muayt’ın evleri arasında idi. Bunlar, her türlü pisliği getirip Efendimiz (s.a.s.)’in
kapısının önüne atarlardı. Fahr-i Kâinat Efendimiz’in rakîk ve temiz gönlü,
komşularının bu çirkin muamelesinden incinir:
“−Ey Abdi Menaf oğulları! Bu nasıl komşuluk?!” diye sitem
eder, pislikleri kapısının önünden yayı ile uzaklaştırırdı. (İbn Sa‘d, et-Tabakât,
I, 201)
Ebû
Leheb, birgün yine aynı menfur hareketini yapmak üzereyken Hz. Hamza onu gördü.
Pisliği elinden alıp başının üzerine döktü. Ebû Leheb, bir taraftan pislikleri
temizlerken, diğer taraftan da Hz. Hamza’ya hakâret ediyordu. (bk. İbn Esîr, el-Kâmil,
II, 70)
Ebû
Leheb’in karısı Ümmü Cemîl de Allah Resûlü’ne ezâ ve cefâ etmekte kocasından
geri kalmaz, her gece dikenli ağaç dallarını büyük bir demet yapar, boynuna
bağlar, geceleyin ayağına batması için Resûl-i Ekrem (s.a.s.)’in geçeceği
yollara atardı. Resûlullah (s.a.s.) ise, ipek üzerine basar gibi onların
üzerine basar geçerdi. (bk. İbn Hişâm, es-Sîre, I, 376;
Kurtubî, el-Câmi‘, XX, 240)
İşte
onların bu ve benzeri zulümleri sebebiyle haklarında Tebbet sûresi nâzil
olmuştu. Ümmü Cemîl bunu duyunca, eline büyükçe bir taş alarak Peygamber
Efendimiz’i aramaya çıktı. Allah Resûlü, o esnâda Hz. Ebubekir ile birlikte
Kâbe’de bulunuyordu. Ebubekir (r.a.) onun geldiğini görünce Varlık Nûru’na:
“−Yâ
Rasûlallah! Bu Ümmü Cemîl’dir. Çirkef bir kadındır. Sizi görüp eziyet
etmesinden korkuyorum. Keşke bu kadın sana bir zarar vermeden kalkıp gitmiş
olsaydın!” dedi. Fahr-i Kâinat Efendimiz:
“−O beni göremez!” buyurdu.
Hakîkaten
de Ümmü Cemîl yanlarına geldiği hâlde Allah Resûlü’nü göremedi. Ebûbekir (r.a.)’ın
yanında bâzı hezeyanlar savurduktan sonra çekip gitti. (Bk. İbn Hişâm, es-Sîre, I, 378-379; Kurtubî, el-Câmi‘, XX, 234)
Ebû
Leheb çok kötü bir şekilde ölmüş, malı, kazandıkları ve bunlara dâhil olan
çocukları ona hiçbir fayda sağlayamamıştır. Şöyle ki:
Ebu
Leheb Resûlullah (s.a.s.)’i yenebilmek için varını yoğunu ortaya dökmüştü. Bu
sûrenin nüzûlünden sonra 7-8 sene geçmeden Bedir savaşı vuku bulmuştu. Çiçek
hastalığına tutulduğu için o azılı kâfir savaşa katılamamıştı. Savaş olup
Kureyşin pek çok ileri gelen reisinin öldürüldüğü haberi Mekke’ye ulaştığında
Ebu Leheb o kadar üzüldü ki ancak 7 gün yaşayabildi. Ölümü de çok ibret
vericidir. Ebu Leheb, çiçek hastalığına benzer bir hastalığa yakalandı. Evdeki
yakınları bile, bulaşmasından korkarak ona dokunmuyorlardı. Ölümünden sonra üç
gün boyunca kimse ona yanaşmadı. Cesedi çürüyerek kokmaya yüz tuttu. Bunun
üzerine herkes oğullarını kınamaya başladı. Bir rivayete göre oğulları bazı
zencilere ücret vererek cesedini kaldırtmış ve yine ücretle defnettirmişlerdi.
Diğer bir rivayete göre, bir hendek kazdırtmışlar ve babalarının cesedini içine
sopayla iterek toprakla kapatmışlardı. Böylece ne malından ne de evlatlarından
bir fayda görmüştü. Oğulları, cenazesini bile şerefle defnetmeye fırsat
bulamamışlardır. Böylece Kur’ân-ı Kerîm’in Ebu Leheb’le ilgili olarak verdiği mûcizevî
haberin birkaç sene içinde nasıl gerçekleştiğini herkes görmüştür.
Ebu
Leheb’in hanımı Ümmü Cemîl de düşmanlıkta kocasından geri kalmadığı için o da
aynı fecî akıbete uğramıştır:
Tebbet Suresi tefsiri için tıklayınız...
Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri
Tebbet Suresi 3. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...
YORUMLAR