Tebbet Suresi 5. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Tebbet Suresi 5. ayeti ne anlatıyor? Tebbet Suresi 5. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Tebbet Suresi 5. Ayetinin Arapçası:

ف۪ي ج۪يدِهَا حَبْلٌ مِنْ مَسَدٍ

Tebbet Suresi 5. Ayetinin Meali (Anlamı):

Boynunda sağlam bükülmüş bir ip olduğu halde.

Tebbet Suresi 5. Ayetinin Tefsiri:

Burada Ümmü Cemil için حَمَّالَةَ الْحَطَبِ  (hammâlete’l-hatab) yani “odun taşıyıcısı” tavsifi yapılır. Bununla alakalı şu izahlar yapılabilir:

  Bu kadın, oduncular gibi liften yapılmış urganı boynuna bağlayıp Peygamber Efendimiz (s.a.s.)’in yoluna atmak üzere diken taşıdığı için “gerdanında bükülmüş ip bulunan odun hamalı” diye nitelendirilmiştir.

  Yahut cehennemde böyle bir duruma gireceğini anlatmak için ona bu vasıf verilmiştir.

  Yahut insanlar arasında koğuculuk yapıp arayı kattığı, insanları birbirine düşürüp kızıştırdığı için ona “odun hamalı” denmiştir. Çünkü koğuculuk yapana da: “İnsanlar arasında odun taşıyıp ateş yakıyor, onları birbirine katıp düşmanlık, kızgınlık, kavga çıkarıyor” denilir. Ateş nasıl odunla yanarsa, insanların birbirine kızması da koğucunun hareketleriyle olur. Âdeta koğucunun davranışı, kavga ateşinin yakıtı olmaktadır. O dünyada fitne ateşini tutuşturduğu gibi, cehennem ateşi de onun için tutuşacaktır.

  Rivayete göre o kadının mücevher­den yapılmış kıymetli bir gerdanlığı vardı. “Lât ve Uzzâ’ya yemin olsun ki, bunları Muhammed’e düşmanlık yolunda harcayacağım” derdi. Bu sebep­le Yüce Allah da, o gerdanlık yerine, boynuna ateşten bir ip takmıştır. (bk. İbn Kesîr, Tefsîru’l-Kur’ân, IV, 564)

İşte bu sebeplerle Cenâb-ı Hak, onlar hakkında müstakil bir sûre indirmiş, Habîbi’ne olan düşmanlıkları yüzünden ebediyen lanetlenmek üzere onları Kelâm-ı Kadîmi’ne pek fenâ bir şekilde kaydetmiştir. Hazin ve perişan âkıbetlerini bütün dünyaya bir ibret vesikası olarak sunmuştur. İslâm’da esas olanın kan akrabalığı değil, iman kardeşliği olduğunu açık bir misalle beyân etmiştir. Eğer bir kişinin imanı yoksa, Resûlullah (s.a.s.)’e akraba olması, hatta onun amcası olmasının bile hiçbir fayda vermeyeceğini bildirmiştir. Böylece kimsenin babasının, dedesinin veya herhangi bir akrabasının faziletine güvenerek aldanmamasını; sahih bir iman ve sâlih amellere yönelerek, ihsan seviyesinde bir kullukla kendini kurtarmaya çalışmasını telkin etmektedir.

Tebbet sûresinde bahsedilen ebedî zarar ve hüsrandan kurtulmak için yegâne çarenin Allah’ın dînine sarılmak ve bunun için de önce tevhid ve ihlas ile Allah’ı tanımak olduğunu beyân için şimdi İhlâs sûresi gelecektir:

Tebbet Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Tebbet Suresi 5. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...

İslam ve İhsan

PAYLAŞ:                

YORUMLAR

İlk yorumu yapan siz olun!

Yorum Ekle

İslam ve İhsan

İslam, Hz. Adem’den Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen tüm dinlerin ortak adıdır. Bu gerçeği ifâde için Kur’ân-ı Kerîm’de: “Allâh katında dîn İslâm’dır …” (Âl-i İmrân, 19) buyurulmaktadır. Bu hakîkat, bir başka âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Kim İslâm’dan başka bir dîn ararsa bilsin ki, ondan (böyle bir dîn) aslâ kabul edilmeyecek ve o âhırette de zarar edenlerden olacaktır.” (Âl-i İmrân, 85)

...

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır. Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/307)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.