Teberrük Caiz mi?

PEYGAMBERİMİZ

Teberrük caiz midir? Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in her şeyiyle teberrük edilir mi?

İyi veya kötü bütün mânevî keyfiyetler, eşyâlar kadar mekânlara da sirâyet eder. Bu yüzden müʼmin, günah ve mâsiyetlerin işlendiği ve ilâhî kahrın tecellî ettiği mekânlardan olabildiğince uzak durmalıdır.

TEBERRÜK CAİZ MİDİR?

Eşyâlar kadar sâlih amellerin îfâ edildiği ve ilâhî lûtufların tecellî ettiği mübârek ve mukaddes mekânlardan da mümkün olduğunca istifâde etmelidir. Şu hâdise, bu hakîkati ne güzel ifâde eder:

Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- ve ashâbı, vaktiyle Semûd Kavmiʼnin mekânı olan Hicr bölgesinde konaklamışlardı. Ashâb, oradaki kuyulardan ihtiyaçları için su almış ve bu sudan hamur yoğurmuşlardı. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- onlara aldıkları suyu dökmelerini, yaptıkları hamurları da develere yedirmelerini ve Sâlih -aleyhisselâm-’ın devesinin gelip su içtiği diğer kuyudan su almalarını emretti. (Buhârî, Enbiyâ, 17; Müslim, Zühd, 40)

Yine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:

“Uhud öyle bir dağdır ki o bizi sever, biz de onu severiz. Uhudʼa yolunuz düştüğünde onun ağaçlarından ve bitkilerinden (teberrüken) yiyin! Hiçbir şey bulamazsanız, dikenli büyük ağaçlarından bir parça alıp ağzınızda çiğneyin!” (Taberânî, Evsat, II, 255/1905; Heysemî, IV, 13)

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- böyle buyurmakla, mübârek bir dağ olan Uhud’un civârındaki ağaçların meyvesinden teberrüken yenilmesine teşvikte bulunmuştur. Zira sâlihlerin bulunduğu ve sâlih amellerin işlendiği mekânlara rahmet iner, melekler orada hazır bulunur, oraları huzur ve sekînet kaplar. Böyle mekânlarda duâ ve istiğfâr ile Allâhʼa yönelerek oradaki mânevî bereketten istifâde edilmelidir.

Nitekim sahâbe-i kirâm, Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizʼin her şeyiyle teberrük hâlinde yaşamışlardır. O’nun içtiği sudan içmek, O’nun mübârek elinin dokunduğu şeyi başa tâc etmek, O’nun gül kokulu terini, saç ve sakal-ı şerîflerini saklamak ve bu aziz hâtıralarla Efendimizʼin feyz ve rûhâniyetini yanlarında hissetmek, Oʼna olan muhabbet ve beyʼatlerini tâzelemek, hasretlerini bir nebze olsun gidermek ve Oʼnu sürekli îman gündemlerinde tutmak, onların gönüllerinde apayrı bir lezzet hâline gelmiştir.

Bütün bu rivâyetlerden anlaşılan odur ki, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in kendisi, eşyâları ve O’na âit herhangi bir şeyle teberrük etmek; merfû bir sünnet, makbul ve meşrû bir usûldür. Pek çok güzîde sahâbînin böyle yapması ve Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in de bunu tasdik etmesi, hattâ bâzen emir, bâzen de işaret buyurması, bunun apaçık bir delilidir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları