Teberrük Nedir? Teberrüğün İslâm'daki Yeri
Teberrük; Allah Teâlâʼya duyulan îman muhabbetinden dolayı, Oʼna yakınlığı bulunan bütün varlıklardaki ilâhî tecellîlere gösterilen hürmet ve tâzim duygusunun tabiî bir neticesidir. Zira bir varlığa duyulan muhabbet, o muhabbete vesîle olan veya onunla alâkası bulunan her şeye sirâyet eder. Seven, sevdiğinin her şeyini sevip ona meftûn olur.
Teberrük kalbî olgunlaşma yolunda başvurulan ince bir muhabbet terbiyesidir. Sâlihlerle beraberlik, Allâhʼı hatırlamaya vesîle olup müʼminin mâneviyâtını takviye ettiği gibi, sâlihleri hatırlatan şeyler de, sâlih zâtlarla kalbî irtibâtı temin eder.
TEBERRÜK ŞİRK Mİ?
Ayrıca sâlihlerin feyz ve rûhâniyetine nâil olmak için başvurulan usûllerden biri olan teberrük, bâzılarının sandığı gibi mesnedsiz ve bid’at kabîlinden bir iş değildir. Zira bunun Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in hayâtında sayısız tezâhürünün olduğuna dâir hadis ve siyer kitaplarında pek çok rivâyet bulunmaktadır. Hattâ ashâb-ı kirâm ve onları tâkip eden müslümanların, Efendimiz’in zırhı, asâsı, kılıcı, yüzüğü, saç ve sakalları, ayakkabıları, su ve yemek kapları, elbiseleri gibi eşyâlarıyla teberrük etmelerine dâir, Buhârîʼde müstakil bir bâb açılmıştır.
RASÛLULLAH SEVGİSİNİN TEZAHÜRÜ
Nitekim Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh-, Peygamber Efendimiz’in saçları ile teberrük için ashâb-ı kirâmın nasıl birbirleriyle yarıştıklarını şöyle nakleder:
“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’i gördüm; berberi onu tıraş ediyordu. Ashâbı da âdeta Oʼnun etrafında pervâne olmuşlardı. Bir tek saç telinin dahî yere düşmemesini, muhakkak birisinin eline düşmesini istiyorlardı.” (Müslim, Fezâil, 75)
Ashâb-ı kirâmın, Fahr-i Kâinat Efendimiz’e âit herhangi bir şeyle teberrük gayretlerinin en güzel misâllerinden bir diğeri de Hâlid bin Velid -radıyallâhu anh-’ın, Hazret-i Peygamber’in saçlarından birkaç mübârek teli sarığında saklamasıdır.
HALİD BİN VELİD’İN SARIĞININ SIRRI
Rivâyete göre Vedâ Haccı’nda Peygamber Efendimiz’in alnındaki saçları kesildiğinde Hâlid bin Velid -radıyallâhu anh-:
“–Yâ Rasûlâllah! Alnının saçını bana ver! Bu hususta hiç kimseyi bana tercih etme! Anam-babam Sana fedâ olsun!” diyerek yalvardı. Saçlar kendisine verilince, onları gözlerine sürdü ve sarığının ön kısmına yerleştirdi. Bu mübârek saçların da bereketiyle, onun savaşta karşılaşıp mağlûp edemediği hiçbir topluluk olmadı. Nitekim Hâlid -radıyallâhu anh-:
“–Ben onu hangi tarafa yönelttimse, orası fetholundu!” demiştir. (Vâkıdî, III, 1108; İbn-i Esîr, Üsdü’l-Gâbe, II, 111)
Ashâb-ı kirâm da ilâhî yardıma mazhar olabilmek için, üzerlerinde taşıdıkları Peygamber Efendimizʼe âit saçlar ile teberrük ederlerdi. Esrâru’l-Muhammediyye adlı eserde şöyle denilmiştir:
“Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in saçı, asâsı veya kamçısı, günahkâr bir kimsenin kabrine konulsa, o âsî, konulan şeyin bereketi sâyesinde azaptan kurtulur. Bu sayılanlar, bir insanın evinde veya bir beldede bulunsa, orada yaşayanlar varlığının farkında olmasalar dahî onun bereketi sayesinde onlara pek çok belâ isâbet etmez. Zemzem suyu ve Zemzem suyu ile ıslatılmış kefen de, bu kabildendir.” (Rûhu’l-Beyan, VII, 486-487)
Yine Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Veysel Karânî Hazretleriʼne hırkasını gönderip:
“‒Bunu giysin ve ümmetime duâ etsin!” buyurmuştur. (Müslim, Fedâilüʼs-Sahâbe, 223-225) Bu da Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-ʼin eşyâsıyla teberrük edilmesinin açık bir işâretidir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlâkından 2, Erkam Yayınları, 2012