Tedavüldeki Kitaplar
Necdet Subaşı, birer hikâye tadında kaleme aldığı “Tedâvüldeki Kitaplar”da kendi evreninde dinî bilgi müfredatıyla nasıl karşılaştığını, geçtiği aşamaları, yaşadığı deneyimleri alışık olunmayan bir rahatlıkta okurla paylaşıyor.
Kitapların kendilerine göre bir okuma hikâyesi vardır. Elimize aldığımız kitaplara bazen şöyle bakıp geçeriz. O an aklımızda ne var ya da içinde bulunduğumuz psikoloji neyse kıvılcım çakar, hikmet kendini gösterir, kitapla buluşur okumanın ilk basamağını geçeriz.
Yeşil renkli bir kitabı elime aldım, rafların içinde hemen dikkatimi çekmişti. Kufi tarzda bir hüsnü hat, grafik ve mahya yayıncılık logosu, üst tarafta “Tedavüldeki Kitaplar” başlığı okunuyordu. Yazar kimmiş diye kitabı incelerken arka kapakta Necdet Subaşı ismine rastladım. Biyografik metinde Artvin, Erzurum, Van, Muğla, Ankara kentlerini okudum. Rastgele sayfaları karıştırırken, aziz Konya’yı okuyunca olduğum yerde kalakaldım. İlk gördüğüm kentti Konya ve orada 1984/1990 yılları arasında yaşamış ilahiyat tahsilinin naif dünyasına girmiştim.
KİTAP KONYA’YI ANLATIYOR
Necdet Subaşı benim her gün önünden geçtiğim Konya sokaklarını tasvir ediyor, ayrıntılarına kadar bilgiler de veriyordu. “Konya’daydı sanırım; mühendislikte okuyan birkaç öğrencinin açtığı bir kitap evi vardı. Herkese açıktı, ama içeri girmeye korkuyordum. Dükkân bir buluşma noktasıydı. Erdal Hoca bile hatırlamaz, sonradan onların açtığı dükkânla aynı yerdeydi. Avukatlar İşhanı’nın alt katındaydı. Yerini hatırlıyorum ama tabelada ne yazıyordu hatırlamıyorum. Girişte Davet Kitabevi vardı.” (sh.125) Kentin dünyasından hareketle olguları anlatan kitap bırakılabilir mi?
KİTAPTA KİMLER VAR?
Kitabı alıp kimler varmış diye şöyle bir baktım; ne göreyim? Benim kırk yıl boyunca dönüp okuduğum isimler. Kimler mi, buyurun: Hilmi Ziya Ülken, Cemil Meriç, Ali Şafak, Şerif Mardin, Necip Fazıl, Kadir Mısıroğlu, Nezihe Araz, Münevver Ayaşlı, Samiha Ayverdi, Yusuf Ziya Kavakçı, Ruhi Özcan, Seyyid Kutup, Said Nursi, Cengiz Aytmatov, Yavuz Bahadıroğlu, Ahmet Günbay Yıldız, M.Asım Köksal, Rasim Özdenören, Nuri Pakdil, Mehmet Akif Ersoy, Tahir Büyükkörükçü. Bu isimleri de görünce kitabı elimden düşüremez oldum.
BABAMIN NAMAZI
Ülkemiz hakkında ne olup bittiğini yazarın kaleminden şöyle okuyunca bir bilge insanın naif dokunuşlarının düşünce dünyanızı nasıl değiştireceğine şahit olacaksınız. “Babamın Namazı” bölümünü okuyalım: “…Ülkeyi seküleştirmeyi aklına koymuş bir irade, genç ve temiz ülke çocuklarını aydınlanmadan alelacele kopyalanmış bir müfredata dâhil ediyor ve ailelerin dualarıyla oralara doluşan memleket çocuklarını hızla dönüştürüyorlardı. Etrafa biraz dikkat kesilen, olup biteni görebilirdi. Temiz, nezih ve zeki çocukların, evvelemirde tabiatın doğal ritmine kolayca iliştirmeyi başarmış bir epistemolojiden, kendi dinselliklerinin şu ya da şekilde uzaklaştırılması için sıkı bir kopmaya ihtiyaç vardı; gelenekten, kültürden, hayatın kendi özgü ritminden ve bilgi dünyasının işleyişinden. Zor bir süreçti ve şimdi gördüğüm kadarıyla, en ince noktasına kadar detaylandırılmış bir insan yetiştirme programından yara- bere almadan kurtulmak her yiğidin harcı değildi.” (sh.121) İşte bu yüzyılda olup bitenlerin hikâyesi.
Kitapta bahse konu olan eserlerin çoğunu okumuş olmam kitapla olan ülfetimi arttırdı. Aynısını sizin de yaşayacağınızı biliyorum. Tedavüldeki Kitaplar da okumanın insan üzerindeki etkileri kadar, okunan kitaplar hakkında özlü bilgiler de bulacak, yazarın değerlendirmelerine katılıp katılmamakta tereddüt bile etseniz kitabı bitirmek, dahası bu yazarın başka hangi kitabı var acaba diye kendinize sormadan da edemeyeceksiniz.
Kaynak: Tedavüldeki Kitaplar, Necdet Subaşı, Mahya Yayıncılık